Kaç papatyanın ölümünden sorumluyum,
Kaç papatya daha öldürürüm hiç bilmiyorum,
son yaprakta söylediğim sevmiyorlar mı daha fazlayoksa
seviyorlar mı saymadım,
Sen gideli kaç gün olduğunu saymadığım gibi...
Ne kadar kanar yaralı yürek sevdiğim?
senin yaraların ne zaman kapandı?
Zamannnn...
Soğuk bir kış gününde arabada dinlediğim şarkı sözleri geçiyor aklımdan.
yaralarıma zaman basmalarım var benim
kanayan yaraya tuz basar gibi...
yağan her yağmurda ağlamalarım var birde,
saçlarımın yüzümü gözümü kapatmasına aldırmadan...
Avaz avaz ağlamalarımı ilk gören anneannemmiş,
son gören de o olsaydı keşke...
ve seni hiç görmeden,anneanneme içirdiğim
karpuz suyundan sonra derin bi nefes alıps
elvinin altında uykuya dalsaydım bende onunla...
Seninle nasıl uyunduğunu bilmezdim o zaman,
yatağa, yastığa sarılıp ağlamalarım olmazdı o zaman...
Üç noktaları daha sana göndermemişken,
cümlelerimi virgüllerle uzatmamışken,
gizli özneleri bilmiyorken,
kalabalıklara karışmamışken,
kalabalıkların insanı incelttiğini bilmeden,
inceldiği yerden kopsun dememişken daha hiç kimse,
sigaranın dumanında akdenizi görmemişken,
ben derin uykulara çoktan dalmış olsaydım...
geri alınmış saatler, zamanı geri alamıyor ki sevdiğim,
belki de bu yüzden herşeye geç kalışım...
İnceltiyor işte kalabalıklar insanıpeki sonra?
İnceldiği yerden kopuyor hayat..
ve herkes kendi işinde...
ve...
hiç kimse demiyor"elleme kör olasıca arap uykularda adam vurulmaz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder