1 Şubat 2014

80 ler ve ben...



Herkesin kendine has yaptığı yemek gibi bu 80 ler aslında...Herkesin damağında farklı bir tat, bir anı bırakıp geçti...İletişim ve medyanın tellerle hayatımıza bağlanmadığı dönemleri özlemle anımsamamız aslında o sıcaklığı insanı değerleri aramamızla alakalı...

Komşu teyze kapısında " Bu akşam müsaitseniz annemler size gelecekler" çocuklarıyız biz elimizde horoz şekeri tatlı tatlı hayatı sindirdiğimiz...Televizyon doğduğu sene alınan ender çocuklardanım bende...Kendimi bildiğimde istiklal Marşı ile karşısında hazırola geçip milli duyguları ciğerimize işlediğimiz zamanlardı...

Daha aktif bir şekilde televizyon izlemediğimiz zamanlarda Heidi ve Ayşegül serileri girerdi hayatımıza...Kitap kitap, dergi dergi yağardı bizim eve eeee! tek torun okuyacak ne yapıcak :D

Heidiyi okadar çok severdim ki yalınayak özgürce o koşturmaları beni benden alır eve her gelene kucağımda Heidi kitaplarımla gider bana okumasını isterdim...Komşu teyzeler okurken ezberlediğim cümleleri söylediğimde " Tülay bu okuyo galibaaaa!" diye heyecanlanan ah! bizim tatlı komşu teyzelerimiz...Pembe Panter oyuncaklarım vardı peluş ...Fatoş bebekleri vardı o yıllarda ne çok severdim Pembe panteri...Panterin pembesi mi olurmuş ?! olurmuş işte ve ne çok sevilirmiş....



Annemler pek sokağa çıkarmazlardı çıktığım zamanlarda eve girdiğimde yıkanır paklanır hatta dizlerim vimle ovalanırdı...Artık annemdeki neyin kafasıysa bir gün anımsıyorum beni okadar çok köpürtmüştüki nefes alamadığımdan yüzümdeki köpükleri yutup banyoya kusmuştum ahahahah! O oldu bir daha okadar köpük yapıldığımı anımsamıyorum...İp atlardık biz, zambak zumbak dön arkana iyi bak vardı daha arkamızı kollamayı ozamanlardan öğretirlermiş oyunla meğer...Misketler vardı...Babamın " sen erkek çocuğu değilsin" diye oynatmadığı ama gaflıkları vurduğum için erkek çocuklarının " bizim takımda ol" diye peşimde ağlandığı...

Okula başlıyorsun artık bak bu senin okul kitabın diye elime tutuşturulan Cin Ali kitaplarım vardı...

Çok üzülürdüm ben bu Ali ye nekadar zayıf birçocuktu....İpten çocuk olmaz midesi bile yok mesela çok mutlu ama kalbi bile yok....


Arı falan bilmem ben bir bildiğim arı var o da arı Maya...Sırtıma konmuş minik kara birşey çocuklar bağırıyor " Ebru sırtında böcek varrrrr" elimi sırtıma atmamla ağzında balı kıçında iğnesi rezil arı sol yüzük parmağımı soktu...Komşu Teyze buzdolabından domates getirdiydi soğuk soğuk " ağlama Ebru birşey yok bak öldü bile iğneside kalmamış ağlamaaaa" Parmağım zonkluyor nasıl dersin kalbim parmağımda atıyor "Arı Maya öldüüü anneeeaaaa!" sümüklerim aka aka ağladım parmağım acımıyor kalbim acıyor Arı Maya öldü..."Eeee! ölmemiş gene televizyonda anneaaaaa!"

Koşan oynayan çocuklardık ta ki babaannemin apartmanının önündeki sokakta bir çukurda mahallemizin sevgili abisinin kanını görene kadar ...Sağlar sollar çocukları eve bağlar....Anarşikti biraz bizim çocukluğumuz ...Küçücük yüreklerle Dev gençleri uğurladığımız...

Okumayı öğrendiğim yıllarda bu sefer baş ucumda Polyanna beliriverdi...bir yıl sonra geçireceğim bir kazada 1 yıl düzgün yürüyememe sebep olacak kötü zamanlarımın ruh halini okurmuşum meğerse...Bu kitabı okumasaydım o dönemde küçük şeylerden mutlu olamazdım diyorum kendime ve belkide o kitabı okumasam o kazayı çağırmazdım...Meteforlara boğul Ebru...:))))

Sanırım 1983 senesi falandı hayatımıza bu solo test girdi ...En gerizekalımız kimse peşinde teneke çalıp alaylar ettiğimiz :)))Kırtasiyeci amca cama kağıt yapıştırırdı " solo test bitti " bitmeyeydi iyiydi bu ayın gerizekalısını seçeceğdik daha :))))))


Aaaa! kumbaramı unutuyordum...Ara sıra parayla yaralarımın kabuklarınıda içine atardım ...Kumbara mı bankaya açtırmaya gitmiştik içinden erik çekirdeği, zeytin çekirdeği ve yaralarımla bunlardan çok değersiz olan paralarım çıkmıştı içinden de banka memuresi hanım tiksinerek bakmıştı bana ...Anılarımı biriktirmişim Allah Allah...


                                 


Vesselam güzeldi seksenler, daha gazozları , çekirdek poşetlerini, rengarenk macunları, sıcacık akşam çardaklarını, çay sefalarını, komşu amcanın boş tuborg şişelerine çegirge koymalarımı , sokakta bulduğum kedi yavrularını annem eve alsın diye bıyıklarını kesmelerimi kuyu sularında yıkamalarımı , kuyuların tulumbalarına asılıp oynamalırımı,çitlenbikten mermi yapıp muratın alnının çatına sapanla atmalarımı anlatmadım...



Deli  bir annenin çığrından çıkmış çocukluk anılarını bir başka zamanda tekrar dinlemek isterseniz adresiniz belli Portakal Mavisi Düşler .....Hem 80 ler hem 90 lar hemde 2000 ler...

Bazı anneler büyümes....


Ebru...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı