19 Eylül 2008

ÇOK PİS DİZİLERİM :P

Oldum olası televizyonda ne var ne yok peşine düşemeyenlerden ve öyle manyak gibi pcde dvd, film yükleyip şu kadar filmim oldu kasıntılığına geçemeyen biriyim....








Ama mütemadiyen düşündürdüğü için beni güzel oyalayan LOST ve PRISON BREAK dizilerini bitirdim.





ee ne olucak derken aslında ulusal bir kanalda gene yayımlanan ama benim ilgilenmediğimden bilmediğim HEROES dizisini söylediler.Bende bir araştırma yaptım sizinle paylaşmak istedim belki sizde benim gibi izlemeye başlarsınız :D

Heroes, 25 Eylül 2006 tarihinde Amerikan NBC kanalında yayınlanmaya başlamış olan televizyon dizisidir. Dizinin ilk bölümü 14,3 milyon seyirci çekmiş ve NBC kanalında son beş yılın en fazla reyting alan dizisi olmuştur. Heroes'un Türkiye'deki ilk bölümü 4 Mart 2007 Pazar günü 21:00'da CNBC-e'de yayınlanmıştır.Türkiye'de de çok beğeni toplamaktadır.

İngilizce heroes sözcüğü "kahramanlar" anlamına gelir.



KONU : Dizi "sıradan insanlar" gibi olduğunu düşünürken, bir gün inanılmaz yeteneklerle uyanan insanların hikayesini anlatıyor. Japon bir bilgisayar yazılımcısı, zamanı ve mekanı yönlendirebildiğini keşfeder. New York'lu bir ressam, geleceği resmedebilmektedir. Liseli bir ponpon kız, hiçbir şekilde yara almadığını, bir anne, güçlü bir ikinci kişiliğe sahip olduğunu, bir polis memuru, başka insanların düşüncelerini okuyabildiğini keşfeder,başkan adayı bir kişi uçma yeteneğini keşfeder ve daha bir sürü süper güçlü olan insanlar.

Tüm bu insanların "insanlığı kurtarmak" adına yapmaları gereken görevleri vardır. Bu zor bir görevdir.



Birde bir sembol olayı var bunuda şöyle açıklıyoruz :Sıkça görünen ve yeni kahramanlarla alakalı olan bu sembol stilize bir RNA molekülüne benzemektedir. 12. bölümde Ando Masahashi sembolün iki Japonca karakterin birleşimi olduğunu ortaya çıkartmıştır. "Büyük yetenek" manasına gelen 才 (sai) ve "mucize" anlamındaki 与 (yo) karakterlerinin birleşimidir.Bu sembol bir çok kez bir kahramanla ilişkili olarak görünmüştür. Ayrıca dizide Tanrı vergisi işareti olarak söylenmektedir:

Bennet'lerin evinde dekoratif bir obje olarak.

Matt Parkman'ın bulunduğu bir cinayet olay yerindeki yüzme havuzunda.

Chandra Suresh tarafından yazılmış bir genetik profil program ekranında akan yazılar
arasında yinelenen bir şekil olarak.

Hiro Nakamura Times Meydanı'na ışınlandığında arkasında yer alan reklam panosunda.

Chandra Suresh'in yazdığı genetik program çalıştığında bilgisayar ekranında.

Peter Petrelli tarafından yapılan bir resimde.

Isaac Mendez tarafından yapılan resimlerin bir çoğunda.

Mohinder Suresh'in dairesinde yer alan haritanın üzerindeki bir post-it notta.

Claire Bennet'in geometri ders kitabında.

Sylar'ın dairesindeki resimlerde.

Niki Sanders'ın ikinci kişiliği Jessica ortaya çıktığında omzunda dövme olarak
Gelecekten gelen Hiro'nun sahip olduğu, 16.yy'da yaşamış bir samuray olan Takezo Kensei'ye ait katananın kabzasında.

Chandra Suresh'in Activating Evolution isimli kitabının kapağında.

Isaac Mendez'in 9th Wonders çizgi romanının 14. sayısının sol üst köşesinde (Micah'ın okuduğu 13. sayıda sembol yer almamaktadır).

Mr. Bennet'in Haiti'li yardımcısının boynundaki kolyede.

Isaac Mendez tarafından yapılan Niki/Jessica resminde boya katmanının altında.
Homecoming bölümünde ulaşım firmasının sembolü üzerinde.

How to Stop an Exploding Man bölümünde bir savaşçının sancağında.

Takezo Kensei adlı, Kyoto'da yıllar önce yaşamış, mitolojik bir karakterin simgesi olarak. (bkz. üstteki madde)

Kaynak : Heroes vikipedi

18 Eylül 2008

İÇERİK İŞARETLERİ


Sitelerde dolaşırken sevgili zehirli örümceğin sunduğu bir yeniliğe rastladım...Belkide yeni değildir bilmiyorum uzun zamandır pek sık uğrayamıyorum çünkü...Tıpkı televizyondaki akıllı işaretler gibi...Ben çok beyendim tanıtım başlığında şunu söylüyor ...


Eğer web sitenizde tamamen,


Tüm internet kullanıcıları yaş grupları için olumsuz bir içerik,küfürlü yazılar,cinsellikle ilgili öğeler,siyasi düşünceler, korku ve şiddet yayımlıyorsanız web sitenizde bu işaretti kullanabilirsiniz!


İçeriğe burdan ulaşabilirsiniz....


Örümceğimize teşekkürler....

14 Eylül 2008

ZEYNEP' İN 8 GÜNÜ ÖDÜL ALDI

Yönetmen Cemal Şan'ın üçlemenin ilk halkası olarak çektiği “Zeynep'in Sekiz Günü” adlı yapım, İskenderiye Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Film Festivali'nden ödülle döndü. Film, yönetmen ve senaristi Cemal Şan'a “Artistik Başarı Ödülü” kazandırdı.
Yapım koordinatörü Tekin Doğan'ın verdiği bilgiye göre İskenderiye Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Film Festivali'nde artistik başarı ödülü Cemal Şan'a verildi.
Mısır'ın İskenderiye kentinde düzenlenen festivale Türkiye'yi temsilen katılan “Zeynep'in Sekiz Günü” adlı filmin yönetmen ve senaristliğini üstlenen Cemal Şan'ın ödülünü, İskenderiye Valisi Adil Labib'ten Türkiye'nin İskenderiye Başkonsolosu Bilgin Atala teslim aldı.
Doğan, festivalin final gününde ödülü aldıklarını, festivale “ödül beklentisiyle” katılmadıklarını, ancak yapımın kazandığı başarının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
Filmin daha önce
Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yarıştığını, ayrıca Ankara Uluslararası Film Festivali'nde de yapımın Fadik Sevin Atasoy'a “En İyi Kadın Oyuncu” dalında ödül getirdiğini anımsatan Doğan, festivale katılım sırasında filmin transferiyle ilgili bazı sıkıntıların yaşandığı kaydetti. Doğan, “Gümrükle ilgili bazı sıkıntılar oldu. Bu prosedür nedeniyle az kalsın filmi gönderemiyorduk. Son anda yetişti ve ödülü de aldı” dedi.Bu sorunlar sebebiyle kendilerinden herhangi bir temsilcinin festivale gidemediğini, yönetmen Şan'ın da o sırada çekimlerinin devam ettiğini anlatan Doğan, “Oyuncularımız gidecekti. Ancak bu durum nedeniyle kimseyi gönderemedik. Bizim yerimize ödülü Sayın Başkonsolosumuz Bilgin Atala teslim aldı” diye konuştu.
Filmin ilgi gördüğü ve beğenildiği, ayrıca “yeni bir tarzı temsil ettiği” yönünde kendilerine çok sayıda elektronik postanın ulaştığını ifade eden Doğan, başka festivallere de başvuruda bulunduklarını ve yanıt beklediklerini belirtti.Filmin üçlemenin ilk ayağı olduğunu, “Ali'nin Sekiz Günü” ve “Dilber'in Sekiz Günü” adlı ikinci ve üçüncü halkaların da çekildiğini aktaran Tekin Doğan, bu filmlerin de Kasım ve Aralık aylarında vizyona girmesiyle birlikte üçlemenin tamamlanacağını sözlerine ekledi.
KÜÇÜK EKİPLE BÜYÜK İŞ BAŞARDI
Avşar Film yapımı olan “Zeynep'in Sekiz Günü” filminin senaryosunu kaleme alan Cemal Şan yönetmenliğini de üstleniyor. Şan'ın üçlemesinin ilk halkası olan filmde, “Zeynep” karakterini Türk Sineması'nın başarılı oyuncularından Fadik Sevin Atasoy canlandırdı. Filmde, Mustafa Üstündağ, Ahmet Mümtaz Taylan, Cengiz Sezici, Uğur Çavuşoğlu, Sinan Taymin Albayrak, Ferit Kaya, Arzutan Bayraktutan, Necmettin Çobanoğlu, Işıl Dalamanlı, Müfit Aytekin, Uğur Çınar ile Cengiz Okuyucu da rol aldı.Müziklerini Babazula'nın hazırladığı yapım, her aşamasıyla hızlı gelişen bir film oldu. Küçük, ama işinde profesyonel bir Ekibin eseri olan filmin hazırlık aşaması 4, çekim aşaması ise 10 gün sürdü. Cemal Şan'ın ikinci uzun metrajlı film projesi olan “Zeynep'in Sekiz Günü” adlı yapımın öyküsü ise şöyle gelişiyor: Zeynep (Fadik Sevin Atasoy), kendine ait bir dünyada “steril” bir yaşam kurmuş, obsesiflik seviyesinde düzenli bir hayat süren, dışarıya kendini tamamen kapatmış, asosyal bir kişidir. Sabah kahvaltısında yediklerinden otobüste oturduğu yere kadar hayatında hiç bir şeyi değiştirmeyen, tek başına yaşadığı her günü birbirinin aynı olan Zeynep, bir bar akşamında tek başına otururken buraya gelen ve kendini müziğin ritmine bırakıp içinden geldiği gibi dans eden Ali (Mustafa Üstündağ) adlı bir gençle tanışır. Yaşamında her şeyi kurallara bağlayan Zeynep, Ali'ye aşık olur ve hayatı hiç beklemediği biçimde değişir.


ONLARSIZ - TEKİN GÖNENÇ

ONLARSIZ

benim güzel olduğum yerlerde
siz hiç olmadınız

gölgemdi o
değip geçen gözlerinize
soluklarımla taşıdım hep
sancısını sokakların

ondandır dağbaşlarına
o tavşansı
o rüzgâr kaçışlarım

bir gemi ellerimi getirir
bir fırtına saçlarımı uzaklardan
bu ben böyle olur muydum hiç
hep sizinle olsam

ondandır dağbaşlarına
o tavşansı
o rüzgâr kaçışlarım

bir gün sizi tutup buralara getirsem
diner mi bilmem
sancısı sokakların

ama yok
sizin güzel olduğunuz yerlerde
ben hiç olmayacağım
TEKİN GÖNENÇ

PİŞMANLIĞIMSIN


Sen beklentisizlikleri kucaklarken hep bizde
Ben yağmurlara kaçtım...
Esmeyen rüzgarın dinmeyen yağmurlarında kaldım
Çok yalnızım diye ağladığımda
Senle olmanın kahırlarında yittim kendimi
Kocaman oldu bittilerde acılarım yeşerdi
Basıp gidememe sancılarında kaldım
Kimsesiz ellerimden kaydı mutluluklarım
Küstüğüm hayata tutunamama telaşında
Sana sarılma acısındayım
Yanlıştın
Yanılmıştım
Martılara yüklen git hayatımdan
Göcebe kalma yollarda
Başka canlar yakma
Midemde sancı
Kalbimde acı
Geçmişimde
PİŞMANLIĞIMSIN
Agnus...

ALDANMALAR

Sonsuz uçurumları görmüştü gözlerimin mavisinde ...Peah! mavide uçurum mu görülürmüş ??? Görünse görünse engin deniz veya gökyüzü temalı cümle beklemeliydim ama işte ozamanlarda inanmak istediklerimdi söyledikleri veya söyledikleri hep duymayı beklediklerimdi...
Güzel bir aldatmacanın içinde olduğunu hisseder insan...Damarlarında,ruhunda ve kanında hisseder ama aldanma oyununa kapılır oda kendince ...Okadar mutludur ki bu aldatmacada bilsede yaşanılanların gerçek olmadığını bırakır kendini hemde öyle bırakır ki yalancının yaşadığı gerçek sanar kendisini....
Mutluluk : İlişkilerde istenilenlerin elde edilmesi süresince sunulan değerli şeyler sonucu hissettiğin şeydir...( Ruhun bilir, kalbin bilir kırılacağını ve yalan olduğunu ama girmişsindir aldanma oyununa )

Acı : Kendine geldiğin anda hep hissettiğin ama kaçtığın tüm dugularla yüzleşmektir...Sonunda istemediğin yalnızlık ve pişmanlıktır....

AVUNTU : Her pişmanlık bu gün ben olma sebebimdir.....

SONUÇ : Aldanma oyunu yüklü sevdalarda çektiğin acılardan kaçmadan yüzleştiğin herşeyin sebebi kendin olduğunu bilerek bundan aldığın dersle yeni ilişkinde aldanmalara dalmamaya çalışma çabası vereceğine dair içinde sözler biriktirme evresi....

UNUTMA ALDATILMAK İSTEDİĞİN KADAR ALDATILIRSIN...GERÇEK YAŞAMAYI İSTEYECEĞİN SEÇİM OLARAK SANA SUNULUR ...TERCİH SENİNDİR....


Agnus....

PORTAKALMAVİDE KARİKATÜR




MÜKEMMEL MACRO ÇALIŞMALAR

Kendi fotoğraflarımı kaydettiğim bir sitede Dashadenger imzalı bu macro çalışmaları paylaşmak istedim...Akvaryumdaki balıkları izlemek kadar rahatlatan bu fotoğraflardan şimdilik yayımlama hakkı olanları buraya koyabiliyorum....Mükemmel öyle değil mi ???



10 Eylül 2008

EMO NEDİR ???

<

Emo 1moda 1müzik türü mutsuzluk,yalnızlık,melankoli durumu olarak anlatabiliriz.Emo olmak genellikle mutsuzluk depresiflik olarak adlandırılır.içinde hissettiğin acıyı cesurca dışa vurmandır.
En popüler 5 emo
1-cute is what we aim for
2-avengeld sevenfold
3-the early november
4-hellogoodbye
5-quietdrive
Öncülerinden my chemical romance`yi örnek verebiliriz.
*disco değil retro olmak,
*2 el kıyafetler
*eskimiş yırtık converseler
*kızlarda kendilerinin kestiği w boyadığı kısa saçlar (yada renkli.kırmızı,mor,yeşil vs. akla ne gelirse)w yataktan yeni çıktım modundaki saçlar,
*günlük..en emoların en önemli kişisel şeyi,içine yazdıkları şiirlerini yaşadıklarını dier emo arkadaşlarıyla paylaşırlar
*siyah oje(yıpranmış)
*emo kızları genellikle pop kültürüne baş kaldırır.
-emo kızları nlerden nefret eder:
justin timberlake,avril lavigne,konserlere para verip girmek,kendilerini kısıtlamaya çalışan erkek arkadaş,piercing!lerine laf eden aile
En sıkı 10 emo:
1 my chemical romance
2 fall out boy
3 a.f.i.
4 panic ! at the disco
5 hoobastank
6 death cap of cutie
7 modest mouse
8 taking back sunday
9 dashboard confessional
10 weezer


-justin timberlake,avril lavigne,kuaförden çıkmayan kızlar,eski kız arkadaşları,tüm popüler metal grupları,ailesinin göz kalemine laf etmesi.

emo`ların favori filmleri:
1 spider-man
2 donnie darko
3 american beauty
4 everything is IIIuminated
5 fight club
6 garden state
7 titanic
8 requim for a dream
9 basketball diaries
10 eternal sunshine of the spotlessmind



durden
the apathy eulogy
asteria
bayside
Circle Takes the Square
City of Caterpillar
Embrace
Emo Summer
mozart season
a thorn for every heart
ı hate myself
orchid
pg.99
rites of spring
emery
the early failure
sunny day real estate
mineral
jimmy eats world
yesterdays rising




Tipik EMO özellikleri:

1. Türkçe bilmezler, kendi aralarında kullandıkları tuhaf bir dil vardır. Şekil 1 a'da vikings'in gösterdiği gibi:

hihihihi süfe nahn her bh süfe e ama o arkdaki çnta pempe pempe zrtmış hihihihi

ne jkı yaaa ajko ne dio o hatun

oii fasla tabdım<3>
2. Saçlarını genellikle tek gözlerini kapatacak kadar öne yatırırlar. Arkada kalan kısımları ise jöleyle ya da spreyle kabartarak karıştırırlar. Bu absürd görünüm, "şekil"den ziyade yüzlerini kapatmak içindir.
3. Yüzlerinin gözüken kısımlarına bol miktarda (paralarının yettiği kadarıyla) piercing yaptırırlar. Ne kadar piercingleri varsa o kadar "havalı"dırlar.
4. Yüzlerinin gözüken kısmında "aptal" bir ifade vardır. Bu gerçek bir "loser" gibi görünme isteğinin mantığını hala çözemedim şahsen.
5. Mümkün olduğu kadar "görünmeyen" yerlerine dövme yaptırırlar. Dövmeye asla "dövme" demezler. Kesinlikle "tatoo" derler. Bu onların "cool" olma anlayışıdır. Görünmeyen yerlerine yaptırmalarının sebebi ebeveynlerinin görmesini engellemektir.
6. Hep marka şeyler giymeye çalışırlar ama alışveriş yaptıkları yerler de bellidir. Converse ve Vans en kıymetli markalarıdır. Nasıl "kel" bir emo olmazsa en az 5 Converse'i olmayan bir emo da olamaz.
7. Takıldıkları 2 yer vardır: İstiklal Caddesindeki İş Bankası'nın önü ve Kadıköy'deki Rexx Sineması'nın önü. Bütün günlerini burda ayakta dikilerek (!) ve sağa sola bakarak geçrirler. Aynı bir güvercin gibi.
8. Kızları da erkekleri de biseksüeldir. Onlar için cinsiyetin fazla bir anlamı yoktur. Önlerine gelen her emoyla yiyişebilirler. Erkek erkeğe, erkek-kıza, kız-kıza...
9. Bazı emo kızlarda metalci erkek tavlama güdüsü gelişmiştir. Bu kısım uzun saç fetişidir.
10. Dinledikleri şeyler başta H.I.M. olmak üzere, Anathema, Katatonia'nın yeni albümleri, Bullet For My Valentine, On Thorns I Lay, Falling Down Boy (!), Placebo (? bknz: "Ne alaka") gibi "duygusal çöküş" temalı gruplardır.
11. Her emo kız mutlaka gay birine aşık olduğunu zanneder. Ör: Ville Vallo.
12. Damalı pantolon, damalı gömlek, damalı bileklik, kısaca damalı herşey ilgi alanlarına girer ve bunları üstlerine giyerler. Mümkün olduğunca kırmızı-siyah-mor renkleri tercih ederler. Bunların hepsi aynı boyda (1.60), aynı kiloda (50), aynı saç şekline sahip (face-off), aynı ayakkabılar, aynı pantolonlar ve aynı gömlekler giyen, aynı bileklikleri takan, kısaca tamamen aynı insanlardır. Sözde karakterlerine kadar. bu yüzden emo avlamak çok kolaydır. Çok azdıysanız ve yapacak başka birşeyiniz yoksa yoldan geçen bi emo kızından sigara isteyerek bunu yapabilirsiniz. (Zira onlar birini kafalamak için hep bu yolu kullanırlar)
13. Bira içmek onlar için marifettir. 1 kutu alkolsüz (!) biradan sonra yamulurlar. Hiç olmazsa yamulmuş numarası yaparlar ki etrafındaki erkekler ya da kızlar bunları daha kolay yiyebilsin. Yaptıkları bütün saçmalıkları alkolün üzerine atabilirler böylece.
14. Zararlı maddeler kullanmak onlar için marifettir. Çünkü bu tip şeyler, bulunması çok zor birşeydir onlara göre.Buldukları şeyi de hazine gibi saklar, çok iyi bir halt yiyormuş gibi bunu yaptıktan sonra da "ben bilmemne içtim" diye bağırırarak dolaşırlar.
15. Kendilerinin dejenere olmadığını, böyle olmanın onların varoluşlarında olduğunu söylerler.
16. Metal kültürüyle punk çöplüğü arasında sıkışmış garibanlardır. Sağlam metal gruplarının melankolik parçalarını duyup onları da emo gruplar zannederler (Bknz: Opeth). Bu yüzden midir bilinmez, daha çok metalcilere yakın yerlerde takılırlar. Şekil 1 a: Moda sahili. (Geçen hafta bu civarda yüzlerce emo gördüğümü iddia etsem yalan söylemiş olmam heralde)
17. Kısaca punk'ların uzatılmış halidir. Biraz metalcilerden, biraz punklardan bişeyler alalım da şöyle ortaya karışık birşeyler yapalım mantığının ürünüdürler.
18. Bu tarzı çıkaran insan (!?) olarak Ville Vallo'yu gösterebiliriz. Fakat emoların bile yeni nesili pek tanımamaktır zat-ı muhteremi =)
19. Genellikle intihara meyillidirler. Öyle olmasalar bile "emo" yasaları gereği öyleymiş gibi davranırlar.
20. Fotoğraf çekerken beli başlı 3 pozları vardır. Birincisi işaret parmaklarını ve orta parmaklarını uztıp, diğerlerini bükerek (yani ellerine ***** şekli vererek) kafalarına dayarlar. İkincisi ellerine fotoğraf makinesini alarak kafalarına göre 80 derecelik bir açıyla tutarak kendilerini yukardan çekerler. Böylece kafaları karikatürlerdeki gibi kocaman çıkar gövdelerine göre. Komik olmaya çalıştıklarını düşünüyorum bu davranışla da.. Üçüncüsü ise artık klasikleşen şaşırma pozudur. Birşeye şaşırmış gibi yaparak tek ellerini açık olan ağızlarına kaparlar. Bu 3 poz şekli de emo olmanın altın kuralları arasındadır. Böyle pozları olmayan bir şahıs kendini emo olarak topluma kabul ettiremez.
alıntıdır....


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı