14 Aralık 2012

Bir bitlenmenin trajı komik hikayesi...






1982 nin ocak ayı hayli soğuk bir okadar da unutulmazdır benim için.malumunuz üzre babası asker olan her çocuk gibi taşınma konusunda mastır yapmış bir ailenin dokuz yaşında,kısmen topal,içine kapanık ve fakat fiziksel acısını içine gömmüş, çevreden yapılan psikolojimi bozacak davranışları konuşmamakla bertaraf eden güçlü bir ruhtum aslında...

Yürürken aksıyordum çünkü 1981 in yazında ayağıma bahçe salıncağı düştü ayakbileğim kıkırdağına kadar kırıldı.Kuzey deniz saha komutanlığının tombik ortopedisti" büyüme kıkırdağı zedelenmiş ayağı büyümüyecek" dediğinde benim küçücük kalbim,bilmediğim gelecekhayallerim o odada hayallerimde ise banka oturmuş babama sarılarak ağlayan annem kalmıştı.

Bilmiyorum ayağımı alçıya bile almadılar.kalın,edremitten gelmiş çekirdeği ile dövülmüş etler sardılar.kışa doğru düzelmiştim ama aksıyordum.siz siz olun çocuğunuza polyanna kitabını okutmayın.ilk okuduğum kitaptı ve polyannanın gazabı üstüme yağıyordu...

Tuzla da biz apartmanda yasasakta bahçesinde meyve ağaçları ve ahırları olan evler vardı.Bir tanesi de bizim yan bahçemizdeki Haticelerdi.Annem yaşadıklarımdan dolayı aşırı korumacı davranıyor ve resmen beni dış hayattan koparıyordu.En sevdiğim şey büyük atlas ve on cilt fotoğraflı meydanlarus ansiklopedileriydi.

Bazen bahçeye çıkardım.Hatice yanıma geldiğinde açardık atlası coğrafi,siyasi ne varsa Libya ya bakardık.çünkü babası libya da çalışırdı.mesela ben parmak ölçüsüyle libyaya nekadar zamanda gidilir onu bile hesaplamıştım.şöyleki, en uzak gittiğim yer Bolu idi.Bolu istanbul arası kaç parmaksa, libya istanbul arası şukadar parmak demekki yol şukadar sürer diye birde bilmiş bilmiş hesablamalarım vardı.ama hep engüzel yerinde annem çağırır, Hatice ile oynamamamı O nda bit olduğunu söylerdi.beni uzak tutmaya çalıştığı için yalan söylüyor diye düşünürdüm...

Ocağın 15 de annem koca bir bavulla kardeşimi doğum yapmaya zeynep kamil hastanesine giderken ben O nun bizi terkettiğini düşünmüştüm.koca bavul arkadaş ben ne bileyim.

günler geçiyor annem gelmiyordu"anneme gidelim baba" dediğimde."bende biliyorum annende seni özledi ama yol uzak,çok soğuk,Ebru hasta olur, hem ben dayanamam GETİRME dedi annen" dediğinde önünde arkasında ne dediği önemli değildi annem "getirme" demişti.iki gün çok üzülmüştüm benim böyle üzüntü günlerim vardı iki,beş,yedi gün diye.

İki gün sonunda halka açılmaya karar verdim.zaten tüm gün babam yoktu ve ben özgürdüüüm.

"HATİCEEEEE SİZE GELİYİM Mİİİİİ ?"

Günlerce Haticelere gittim.Ahır temizledik,çökelek peyniri ve domatesleri ekmeğin arasına koydurup sokakta popomuz donana kadar taşlara oturup yedik.yayık salladık ayran yaptık çok eğlendik....yaşasın hem özgür hem de pistim at gibi kokuyor,kafamda bitler cirit atıyor , ellerimin üstü soğuktan yara olsa da mutluydum.Annem çok titizdi dizlerimi vimlediğini bilirim.

Yirmi gün sonra annem geldiğinde kucağında kardeşimi gördüğümde "getirme" kelimesini çoktan unutmuştum.

Bir kaçgün sonra annemin çığlıkları sanki evrende yankılanıyordu."Bitlenmiş buuuuu.kafasına baaaak,gözün kör olmasın senin okuldan mı aldın bunu yoksa haticelere mi gittin, komşulaaar...

komşular geldi önce benzine batırdıkları tarakla sonrada babamın eczaneden aldığı ilaçla bitlerimi temizlediler...

üçgün geçmemişti annem çığlık çığlığa bağırıyordu."gözü kör olmayasıca bana da bulaştırmış...lohusa lohusa mahvoldum ben komşulaaaarrrr!

ahahahaaaa! artık anne kız değil ayrıca bit kardeşiydik :)))....

1982 nin ilkbaharında ayağımdaki kemikler kaynarken aralarına sıkışan etlerden mütevellit olan aksamam prof.çıkıkçı melek hanım tarafından Baltalimanı kemik hastanesinin sevgili doktorunun emri ile bertaraf edildi.

Bitlenmek hiçbirşeydir aslolan eğlenmektir.....


sevgilerimle....


Ebru...

2 yorum:

Blog; Maydonoz by Nalan dedi ki...

bu ne guzel bir hikaye, ve anlatimin cok hos. IG'de hikayenin basini okuyunca, hemen buraya sonunu okumaya geldim... Guldurdun Ebru... biraz da acidim ama sana... yazik sana!

My little Montenegro dedi ki...

Yazik bana :))) bende deyneklerimi saklatmistim anneme ... Cansiz birseye dayanmayi ogreniyor insan tuhaf... Sagol canim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı