12 Aralık 2014

Cuma mektupları.... sığınmak



Arabasına mı trafiğe mi neye yalvaracağını şaşırıyor insan ulaşmak istediği bir yere gitmeye çalışırken ,heleki ciğeri  bedenine sığmayacak şekilde nefes alıp verir, önünde kırmızı park lambasından incili bir yol akıp giderken..Tabii okurken bir çırpıda olan hayat yaşarken kanırtıyor.Kanırtmasa ne olacak illa birşey buluyor insan kendini hırpalatacak...O ne yağan sulu kar mı iyice felç olmadan şu trafik hele şükür kutsal mabedim, biricik sığınağım, konfor alanıma ulaşmış bulunuyorum...

Benim nefes aldığımı hayatı hissettiğim yerler deniz kenarları...İnsan İstanbulda heleki boğaz da başlayınca hayata biraz lodosa biraz iyota birazda hırçın martılara bulaşıyor...Kocaman hayaller kuruyor küçücük bedeniyle koca gemilerin ardından el sallarken ve ne olduğunu bilmediği bir çalı bitkisinden kırmızı küçük yuvarlak yemişlerin acısı ağzında lama gibi etrafına tükürürken...Her çalı bitkisini böğürtlen sandığım yıllarmışsa demekki....

Tamda sen bunları okurken ben arbadan indim montuma sarılıp boğazıma kaşkolumu doladım...Cebimde yarısı bitmiş gece mavisi katranını arıyorum ...Hava okadar soğuk ki vazgeçilmez olan denizin kenarına kadar gidip gözlerimi kapatıyorum...Hani burnumum içi soğuktan koku falan almıyor ama soğuk hava yanaklarımı yaka yaka etrafımda dolanıyor....Gene kurşuni bir hava sanki son sıkımlık üstüme yağsa rahatlayacak....Bir teselli beklemeyen gökyüzü vardı kasvetine bile mutluluk anlamları yükleyeceğim onu bile sigaramdan ilk nefesi çekene kadar kötü görmeye başladım....Montun kollarının içinden çıkan parmak uçlarımla tuttuğum sigara ile konuşmak üzereydim ben aslında yanıma banka bir bayan oturdu...yanında küçükten bir kız çocuğu...çocuk denize taşlar atmaya başladı...Hoppalaaa şaka gibi çocukça neşe ve kurşuni gökyüzü ile daha yeni halleşirken yanımdaki kadın 
"içme " dedi ..baktım gülümsedim...

"içme o mereti yazık değil mi sana, ciğerlerine" tam içimden " sana derken o ciğerlerde ona dahil " diye düşünürken " gerçi o ciğerlerde sana dahil bendeki de laf dedi "
gülümsedim gene...

" çok güzel burası bizde çok severiz zaman buldukça iniyoruz sahile" dedi

" bende, bende öyle nezaman bunalsam nezaman sıkılsam kaçıyorum buraya"

"kahve de alsamıydım acaba diye düşünüyorum yoldayken es geçiyorum kahvecinin önünden ama her ellerim üşüdüğünde birdahaki sefere muhakkak alıcam diyorum"

" ben kahve sevmem diyorum daha alışamadım..."
" alışıcaksın " diyor

" hadi bakalım"

Kız çocuğu ilerlerde okadar mutluki hafifçe belli olan çenesindeki bantı yeni keşfediyorum...denize fazla yaklaşınca kadın sesleniyor ama çocuk zaten çok dikkatli ....Kendimi anımsıyorum her olasılığı bende o yaşlarda farklı farklı aynı anda düşünebildiğim için çok az fiziksel yarayla tamamlamıştım o yılları...

" çenesi " diyorum...
" düştü " diyor..." aslında çok dikkatli bir çocuktur dün bir apartmanın merdivenlerini silmişler renk farkı olmadığı için yerde farketmedi ve düştü..."

canının nasıl yandığını hissedebiliyorum aynısı benimde başıma gelmişti ...Bir de o yara sulanır yarabandı  tutmaz, bant çıkmasın diye fazla konuşamazsın...fenadır yani çocuk için...

" geçmiş olsun " dedim

" sanada " dedi...Şöyle bedenimle beraber kadına döndüm bu arada soğuk hava soğuk bank popom donmuş halde içimin bir tarafı kalk git artık sigaranda bitti diyor bir yanım kal biraz daha bak konuşacak biriside var diyor...Tabii o dönüşle beraber O da bana gülümsedi...

" insan böyle bir havada keyfi için inmez bu sahile o manada dedim illaki bir geçmiş yada geçmesini istediğin birşeyler vardır değil mi ?"

" var olmaz mı ...Samimiyetlerinde samimiyetsizlik hissettiğim insanların içimde açtığı yaraları soğutmaya geliyorum buraya geçicek inşallah"

" geçicek elbette sen kuvvetli durup kendinden emin olursan...Doğru düşünür doğru duruş sergilersen tüm samimiyetsizliklerin canını eskisi kadar yakmadığını kendinde farkedersin...Çünkü gereğinden fazla haketmeyene değer vermez , sana yapılan bir yanlışta okadar fazla kafaya takıp canını da sıkmazsın..."

" sigara "dedim , paketi uzatarak ...
" ben bıraktım " dedi...
"iyiymiş"

" sende bırakacaksın ama bunun acılı mı acısız mı olacağına karar vermelisin...Bir gün kendini rahatlatmak için yaptığın şeylerin aslında sıkıntılarını ötelediğini geçirmediğini gördüğünde üzerine çığ düşmüş gibi sağlık sorunları yüzüden sende bırakacaksın..."

sevdim bu kadının konuşmalarını devrik cümlelerini, o konuşurken ne demek istediğini anlamak için kendimi zorlamalarımı sevdim...

Çok üşüyordum artık yüzümdeki soğuk hissini anlatabileceğim bir kelime bulamıyorum artık soğuk sırtıma doğru gelmeye başladı...Soğuğun bir kokusu olduğunu düşünmeye başlamıştım artık ...Yanımdaki kadın kalkıp çocuğua doğru gitti boynundaki atkısını iyice sarıp , örgü şapkasının üzerine kabanının şapkasını geçirdi...içimden " bende böyle yapardım " dediğimi anımsıyorum yanıma gelip...

" hoşçakal ben" dedi kadın ...." bir gün benim yaşıma geldiğinde yaşadığın herşeyin sana anlam kattığını ve seni sen yapan herşeyin yolunun acıdan geçtiğini gördüğünde iyikide yaşamışım onca şeyi diyeceksin...Evet belki etrafında çok kişi olmayacak ama olanlarında samimiyetine inandığından daha mutlu olacaksın kendini iyi hissedeceksin " dedi

"hoşçakal ben " dedi küçük kız...." ben senin çocukluğunum kocaman hayyaler kurduğun sümüğünü kazağının koluna sıvadığın, geceleri yorganın altında babaannem cennete gitsin Allaaam diye dua ettiğin , çenesindeki yara yüzünden günlerce konuşamayan senim ve sana çok teşekkür ederim"

N' oluyo oğlum lan!

Bunuda düşünmüştüm aslında bir gün ölüm kapıma geldiğinde şehadet getirmeden evvel boş bulunup " N' oluyo lan oğlum " veya " ahanda sıçtık " dermiyim acaba diye...


Ölmedim ....

Ellerimin sıcacık olduğu yüzümün soğuktan yandığı için yanaklarımın kıpkırmızı olduğu bir hastane odasındayım...Küçücük bir pıhtı atmış tepeme...Bende tepemin tasına bunu atabilmişsem demekki....Tansiyonum düşmüş orda arabada çay içen insanlar düştüğümü gördüklerinde hemen hastaneye yetiştirmişler...Şimdi o çocukluğumda çenemi yaraladığım zamandaki gibi pek konuşamıyorum ama geçici bir durum tansiyonum düzeldiği için daha umutlular...

Ben , bende umutluyum zaten umudumu hiç kaybetmedim ki..Benlerle karşılaşmak güzeldi...Ulan ne güzelde benim kafada bir kadın buldum diye mutlu olmuştum he :D ...Neyse gülmiim ağzımdan salya akıyor puhahahaha!

Portakalmavisi_Ebru
Cuma Mektupları








2 yorum:

Unknown dedi ki...

Merhaba blogunuzu yeni keşfettim ve takibe aldım ben de bloguma beklerim sevgiler :)
makyajtavsiyem.blogspot.com.tr

Haypatia dedi ki...

<3

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı