3 Şubat 2010

YÜKSEK YÜKLENTİ

Böyleee konuştuğu zaman karşısındaki insanı dinlendiren bir yapım var benim...Etekleri tutuşmuşların "imdat" diye kayıtlı olduğu numaram bir parmak ucu yakınlarındadır sevdiklerimin....
Yok ama herşeye kulaklarımı tıkayıp içine kitaplarımı doldurduğum çantamı sürüye sürüye boynumda fotoğraf makinamla uçma zamanım geldi bu aralar...Zaten yazma işinide pc den kara kaleme döktüm hadi diyelim günceyide tıkayım çantamın bir yerlerine gideyim ben...
Böyle bir yapımda yok ki benim...Hayatta hiç bir işimi yarım bırakmadım ben biliyor musun sevgili blog...İçim susasa da, titrese de bacaklarım kaldırdığım ağırlıklardan hiç bir işimi ben yarım bırakmadım...Peki bu bana ne kazandırdı hemen söyliyim geçmişe dönüp fazla oyalanmadım...Arka bahçem fazla kalabalık değil anlayacağınız...
Kocaman aylar bir tespih tanesini çekiş hızıyla ilerlerken yumurtalığımdaki miyom zaman zaman ben burdayım dese de yok çok şükür pek derdim...Sadece içinde kaldığım balondan kafayı çıkarım soluma isteği bu bendeki...
Yoksa öyle birşeyleri bırakamam...Kökten bağlanmışım herşeyime benden sonra gelenin el atmaya çekineceği türden sahiplenmişim bu hayatı ben....
Kocaman nanikler yaparak geçtim zorluklardan kolay mı ...Cimcime kızımı büyütüyorum hayat gailesi be annem ne yapacaksın...
Bir insan yavrusu annesini 8 ay kahredip sekiz ayın sonunda mı patlatır 6 dişi hemde 23 günde...Şaka gibi ...Uykusuz gecelerimiz halay modunda geçti hep...Oğlum lokomotif oldu kimi zaman kimi zaman yollarda bulduk kendimizi kızı arabada uyutucaz diye...O uyusun diye bilmediğimiz Norveççe bir şarkıyı saatlerce tekrar tekrar dinledik... Ama sekiz ayı tamamladık boru değil bu...
Mutlu bir hayat bu bizimkisi yüzgöz olmuş yalnızların yaşadığı pasif agresif ilişkilere inat....Ahhhhhh hayat sen bana şaka mısın oğlum erken ergenlik, kızım büyüme çağı, eşim 42 lerinin deli stersli zamanlarında ve ben kitaplarımı doldurduğum çantamı sürüklüyorum....
Bazen böyle oluyor insan şarj olma isteği...Çok özlemişim yahuuu yazmayı...Devrik cümleler prensesiyim ben çukulata Cumhuriyetinin Portakalmavisi evinde elinde pembe bir kalem güneşi bile pembeye boyamaya çabasında olan ....
İçimden geldi Mario yoma bir şiir yazmalıyım....
Yatağımda bıraktığım rüyalarımda kaldın sanma
Kocaman gemilerin rıhtımdan devam eden dalga izlerisin yüreğimde
Küçücük bir korda yanmayı bekleyenim ben
Sen var anlama süper mario
Küçük kelimelerin derin anlamlarıyım ben
Sana akmak için sayfayı çevirmeni bekleyen....
Portakalmavisi....

3 yorum:

beenmaya dedi ki...

ben de özlemişim yahu seni okumayı :)))

sufi dedi ki...

Başladığı bir işi yarım bırakmayanlara aşk olsun.Sevgilerimle.

Efsa dedi ki...

Hoş geldin çok hoş...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı