14 Eylül 2012

Otobüste bir cimcime...


Çok koşuşturmacalı günler geçiriyoruz biz Eda ve Egeberkle :D.Bostancıda hani aslanlı bir banka varya oraya gidip hesap açtırma gibi bir durumumuz oldu...Önceki gün iki kere, bu günde birkere gidip rezilimizi olup döndük :D.Eksik tamamlama derdinden gidip gelme durumları oldu malumunuz...Çocuklarla jet hızında taksiyle gittiğimiz Bostancımızdan otobüsle döndük...Hani eskilerden yazmışlığımda vardır biz böyle sosyalleşiyoruz diye :D.Bostancı alt durak istasyonun orası yani iki katlı otobüslerin taksime kalkan ilk duraklarıdır...Eda ilk gördüğünde elimizden fırlayıp otobüsün içine kaçtı...Girmedi vallahi kaçtı :D ...Onun için   otobüs bir oyun alanı.Dönme dolap, korku tüneli karışımı birşey.Evdeki gibi boş koltuklarda zıplayabileceğini evde yaptığı gibi camı yalayıp, yer döşemesinde poposunun üstünde kayabileceğini sanıyor...Sanıyor mu dedim ben???? aslında yapıyor canım basbayağı her dediğimi birfiil gerçekleştirdi...

Allahtan iki katlı da alt katta ipinden kurtulmuş bir canavar olduğunu anlayanların üst kata topuk tarak kaçtığı ya da sığındıkları bir oturgaçlı götürgeç seyahati yaşadık...Yol boyunca tutma yerlerinde tecrübeli aletli jimnastikçiler gibi döndü durdu.Kızınca koltukta ayağa kalkıp kolunu pencereden çıkarıp " heyyyyy" diye bağırıp dikiz aynasından pispis bakan şöförü yan gözle kesip " şöför dede kızıyor " dediğimizde masum masum 20 saniye oturan bir ara ayakkabısını taaa ön tarafa kadar fırlatan ara ara "yapma ama yeter şimdi seni burda bırakıp ineriz "dediğimizde de küsüp bize bakmayan  adını koyamadığım vaziyette yaramazlık yapan kızımla çilesi çok, anlatınca komik içinde olunca kabus olan bir yolculukla muhitimize geldik.


Sonra babayla buluştuk.Adı buluşma aslında bizim taraf afyon çekmiş gibi yalpalarken Erkan Starbucks ta oturmuş eşşek kadar bardaklı kahvesini yudumluyordu.Egeberkin elinde puset benim elimde koca çanta içinde acil önlem paketini abartmış anne birikimleri ( yarabandı, su, iç çamaşırlar, iki çocuğa da üst ve çorap,ıslak mendil,fotoğraf makinam, kendime şal,tarak,toka,sakız,acil durum çukulatası ), öbür elimde kızın oyuncakları ve tişörtünün arkasından yakaladığım Eda...Yani sür bizi dağa düşman avlayalım okadar donanımlıyız yani...

Derken son durağımız olan nike mağazasına gittik...

Mesela bu gün benim gülmekten yığılıp kaldığım yerde bitti günüm ( mağazadayız ayakkabı alacağız kolay beyenmez, beyense belli etmez cinsinden erkek olan evladım ben bekleme koltuğunda Eda ile güreşin her türlü hareketini denerken anne bu oldu galiba diye ayağında 44 numara bir ayakkabı ile karşıma geldi :)))))))))))))))arkasında Erkan "ben anlamıyorum bu çocuğu" diye satıcıya iç döküyor:)))) o kriz halimle bile ayağından çıkardığım 44 numara ayakkabıları kafasına fırlatmadan satıcıya teslim edip kendisine ailemize yakışır bir nike modelini çocuğuma kabul ettirdim)  ondan sonrası duble sarhoş kafasında... derken migrenim tuttu ilaçlandım falan anca toparlandım....He ! biz Egeberk in 44 numara ayakkabıları ile uğraşırken Eda da başladı mı ağlamaya "ayakkabı" diye...Eh herşey birşeye vesile onada ilk converse lerini alıp manyak günümüzü sonlandırdık ...Aslında devamında kocaman birde park bölümü var ama o başka hikaye :D

Öptüms 


Portakalmavisi Anne hikayeleri


2 yorum:

oytunla hayat dedi ki...

Sizin için o anlar eminim kabustur. Ama gülümseyerek okudum yazınızı :) Hatta gülümsemenin dozajını gittikçe arttırarak :)))
İyi hafta sonları...

My little Montenegro dedi ki...

@oytunla hayat,çok teşekkürler bende güzel bir hafta sonu diliyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı