Bizim on yaşında bir oğlumuz var.Bu ülkede çocuk yetiştirmenin esaslarının bilincinde elimizden geldiğince okuyarak,danışarak,sorgulayarak,geçmişten geleni modernize ederek ve dejenere etmeden elimizden geldiğince önce ailesine bağlı,vatan,millet, bayrak sevgisi ile belli oranda dini açıdan bu yaşına kadar verilmesini düşündüğümüz tüm eğitimi verdik ve halende vermeye devam ediyoruz...Çocuklar çok fazla soru soruyor önemli olan onun yaşına uygun abartmadan istediği tatminde cevap verebilmek...Bu uğurda doğru insan yetiştirmek adına ben işimden ayrıldım...Maddi durumumuz bunada müsait olduğu için bu kararı aldık...Hayatta programlı olduktan sonra pekçok işi yapabileceğime inanırken çocuk söz konusu olduğunda doğrularımı tekrar gözden geçirmek zorunda kaldım...Bu arada çalışıyor olsamda belki bukadar vakit ayıramaz ama vermem gereken sevgi ve doğru insan olmak adına ne varsa gene verirdim bunuda biliyorum...Bunu yapan annelere de saygı duyuyorum...
Türkiyede yaşayınca ister istemez içinde yaşadığımız toplumdaki paylaşımlarımızdan dolayı çocuğa önce saygılı olmayı ve yargılamadan önce anlamayı öğretmeye çabalıyoruz...Henüz siyasi bir soruyla gelmediği için din ve Atatürkçü eğitim konusunda bu şu anda böyle...
Ama maalesef sevgiyle sadece bir ömür geçecek sanıp evlenip hemen çocuk yapıp daha çocuklar yaşına girmeden ayrılan anne babalar yüzünden ne kadar sağlıklı bir nesil yetişiyor bilemiyorum...Diğer taraftan doğum kontrolünü günah bilip şeriat kanunları ile yaşayan ülkenin bir diğer yarısında peşpeşe doğup içinde hiç bir kavram yeşertilmemiş çocuklarla da aynı topluma bıraktığımız oğlumuz içine yerleştirdiğimiz sağlam dinamiklerle şimdilik doğru yolda olduğumuzu bize gösteriyor...
Okulda Kanadalı olan İngilizce öğretmenin yersiz abartılı sinirli tavırları karşısında hakkını aramak adına belkide biraz çocukça Müdür Yardımcısına gidip " Kimse kimseye anlamadan bağırmamalı o hep ingilizce konuşuyor ve zaten anlamadığımız için kendimizi savunamıyoruz " da derken ve rencide edildiği bir iki olayı gözünden yaşlar aksada dimdik anlatabiliyor...
Kapıdan içeri yıkılır gibi girdiği günlerden birinde "anne çocuklar B... oynamıyorlar artık neden biliyormusun çünkü B... Allaha inanmıyor ne kadar saçmaladılar anne görsen" Birdakika nasıl oluyorda Allaha inanmak konusu açıldıda siz bunu öğrenip birde çocuğa tavır aldınız ki" "Siz deme anne beni Onun düşüncesi ilgilendirmiyor O benim arkadaşım""İşte ( bir olay anlatırken hep işte kelimesi ile başlıyor bu aralar :D ) annesi babası gelmiş Din dersindeki sınavlara derse girmesini istemediklerini çünkü Allaha inanmadıkalrını söylemişler bu yüzden B... de Allaha inanmıyor çünkü babasıda inanmıyor..." arkasından çok günah diymi anne ya da Allah çarpar değil mi anne gibi cümleler gelmedi...Kötü olan öğretmen veli görüşmesinin sınıfa yansıması...Evet bizim oğlumuz Allaha inanmadığı için arkadaşından vazgeçmedi ama ya diğer çocukların tutumları...Uzunca süre arkadaşlarının tavırlarından etkilenip arkadaşım dediği çocuktan uzaklaşıp uzaklaşmıyacağını gözlemledik uzaklaşmadı olayın üzerinde de durmadı...
Diğer taraftan maalesef hiç bir düzgün yayın bulamadığımızdan zaman zaman Antep in kurtuluşu olsun, İzmirin işgali olsun tüm bunları ilk başlarda masalsı daha sonra ise daha yaşına uygun anlatmaya başlamıştık...Milli mücadeledeki kahramanlıkları dinlemek O nu okadar çok mutlu ediyorduki biz daha fazla detayı okula bıraktık hani dedik okul bilgi yuvası olayları savaşları daha bilinçli bir şekilde anlatır ve hitap ederler...Ama maalesef olanı söyliyeyim koskoca Sakarya,1. ve 2. İnönü savaşları,Büyük Taarruz, T.B.M.M nin açılışı,İstanbul un işgalden kurtuluşu koskoca Sosyal Bilgiler Kitabında Orta sayfada iki sayfaya dağalmış tarih sırasını geçtik tarihleri dahi belirtilmeden konular sayfaya düzensiz dağalmış bir şekilde çocuklara verilmeye çalışılmış...Kurtuluş Savaşının geçtiği tek konu Kurtuluş Savaşında Kadının yeri...Koca savaş yok...Çocuğun yaşadığı hayal kırıklığını anlatamam...Müfradat 10 yaşa uygun bunu bulmuş...Doğuda mermiler altında, kmlerce uzakta okula mayın yüzünden asker eşliğinde giden çocuklar varken ve onların yaşı düşünülmezken, çocuklar geçim sıkıntısından yazları çalıştırılırken, bu ülke en değerli varlığının çocuk olduğunu dile getirmezken birileri oturmuş milli birlik ve beraberliği sağlıyacak konuları ancak bu kadar öğrenmelerini uygun bulmuş...
Çocukalr okadar zeki ve ufukları okadar genişki...Okulda Konferans salonunda her hafta bir film izliyorlar hadi onu geçtim anaokulları da dahil ayda bir çocukları ya tiyatro ya da sinemaya götürüyorlar tabii maalesef bu uygulamalar büyük şehirlerde geçerli...
Çocuk ne dedi biliyor musunuz??? " Anne Mr.Beenden bize ne gülüyoruz geçiyor neden Atatürkle ilgili, geçmişimizle ilgili film izleyemiyoruz...Evet bende soruyorum neden elin japonu düşünüyorda sizler bu çocukları pikniğe götürür gibi Çanakkale ye götürüyorsunuz, oradaki kahramanlıkları bu çocuklara vermiyorsunuz...Çanakkaleye gittik mi gittik ne gördük savaş alanlarını ve mezarları....Gittik gördük geldik ne anladık HİİİÇÇÇ...
Bilinç vermezseniz,spora veya doğru aktivitelere yönlendirmezseniz ya ellerine erken yaşta silah alıyor, ya uyuşturucuya yöneliyor ya da beş çocuğu olan adamlara kaçıyorlar...
Ne diyebilirimki üzülüyorum...Bize ne Mr.Beenden biz Atatürkü, biz kahramanlıklarımızı öğrenmek istiyoruz...Yakın geçmişi çocuğuma doğru anlatmak istiyorum..."Adnan Menderes kim "diye sorduğunda apışıp kalmak istemiyorum...Bilmediğimden değil nasıl ve nerden başlıyacağımı bilmediğimden...Bu çocuklar öğrenmek istiyor İslami dayatmalarla, 8 yy. Hicaz kafasını değiştirmemişlerle, bilinçlendirmeden uzak, ne olduğu belli olmayan müfredatlara teslim etmekle olmaz bu....Mr.Beenden bize ne....
Portakalmavisi