26 Haziran 2012

Hoşçakal


"şimdi gene saate mi bakıyorum ben" dedi kendi kendine gene saate bakarken.Elinde parmaklarında kokusunu onsuzda net duyduğu sigarayı birkez daha içine çekerken..."Zıkkım seni de bırakacağım zamanlar gelecek" dedi.Nedir ki zıkkım?.En çok zarar veren mi yoksa en çok can acıtan mı?.Kendi zıkkımı hala gelmemişti.

Geçen gece nasılda telaşla gelmişti eve...Zıkkımına içindeki zıkkımdan bahsedicek ve belkide beraber bir seyir oluştururlar diye heyecanla kemirmişti parmaklarını yol boyunca.En çokta nasıl söyleyeceğini bilemiyordu.Telefonda "akşama konuşalım mı Hakan" demişti.Aslında içinde olan bildiği ve kendine itiraf edemediği şeyi Hakana, kocasına söylerken kendisine de itiraf edeceğini düşünerek ....Hakan da "tamam benimde seninle konuşucaklarım var" dediğinde "oh" demişti "tenekeye veya duvara yapılacak konuşmalardan biri olmıyacak en neticesinde" demişti.Çünkü çoğu zaman işlerinden dolayı kafası hep dolu olurdu Hakanın.Çoğu zaman konuşurken dinlemediğini hissettiğinde "dinliyorsun" değil mi diye çok ikaz etmişliği de olmuştu.

Masayı hazırlamış, ortamı yumuşatmış konuşmaya hazır hale getirmişti.Hakan da geldi gelecekti ve kapı çalıyordu işte.Bir telaş girdi Hakan içeri köprü trafiğinden bertaraf olmuş tuvaletin yolunu tutarken "çok açım" demişti.

Masada yabancı hissetmedi kendisini kadın...yemek bittiğinde eline içi buz dolu suyunu alıp " hakan konuşalım mı " dedi.Kafasında tasarladığı çoğu girizgahtan daha yalın nasıl söylenirdi ki bu..." ben " dedi, " birkaç zamandır bildiğim ama kendime bile itiraf edemediğim birşeyi sana söylemek istiyorum...

Hakan nekadar da hazırdı bu konuşmaya yüzündeki ifade durgun hali "anlıyorum" diyebilmişti ."Allah Allah benim bile anlayamadığımı bu adam nasıl anlıyor ki" dedi kadın içten düşünüp dıştan tamda girizgah bölümünü sonlandıracakken, hakan eliyle dur işareti yaptı...

"Biliyorum birşeylerin farkındasın...Herzaman iş yoğunluğunun ardına saklanıp seni ne denli ihmal ettiğimden yakınacaksın ama mademki biliyorsun istersen bu bölümleri atlayalım ve ben senin işini kolaylaştırayım ...Evet 2 senedir ilişkim var .İlk başlarda bende kendime itiraf edemedim ama, bu gelip geçici birşey değil.Damarlarımda sanki, bağımlı oldum...Seni de seviyorum ama neyin içinde olduğumu inan bende bilmiyorum...Hayatımın hiçbir döneminde bukadar gelgitler yaşadığım bir zamanım olmadı...sana da daha fazla haksızlık yapmak istemiyorum ne istersen ayrılmak için ne talep edersen kabulum" dediğinde kadın pencerenin önünde duruyordu...

İnsan buzu çok fazla ağzının içinde tutunca önde damağı sonrada dışları sızlamaya başlıyor...Zamanla ferahlatan insana iyi gelen birşey işte böyle can yakmaya başlıyor...iki sene mi dedi bu...Hem böyle kıtır kıtır yemekte güzel gelsede sonrada dişlerin sızlıyor...Ayrılmak mı dedi şimdide ...Alnının ortasına ağzımdaki buzla karışık suyu püskürtsem mi acaba...ağzımin içi dondu ...Hayır ağzımın içi değil ben donmuşum kımıldayamıyorum...

Bu konuşmanın sonunda bana ne diyeceğini hep düşündüm...Sen hep olgun duruşu belli beni hiç yanıltmayan tepkiler veren taraf oldun...Sessizliğinle beni utandırmak istersende anlarım ama bana ne diyeceğinide duymak isterim...Telefonda sesin biraz tuhaftı konuşalım mı lütfen ...Sen ne söyliyecektin...

Kadın donup kalmıştı ya hani ama çabuk çözüldü...Hayat böyle birşeydi işte sen 2 sene uyurken kendisi için endişelendiğin kıyamadığın herşeyin yerine koyduğun adama, birşeyler kendinle ilgili birşeyler söyliyecekken şırrak diye yüzüne çarpardı ...

Ben diyebildi şey diyecektim ...Gırtlağını temizledi kendi sesi çok yabancı gelmişti ya da kulakları tıkanmıştı...Hakan ben kanserim......

Ertesi gün...

İki sene uyutulmuşum, aldatılmışım, yalanı yaşamışım tek gerçeğimi yaşarken benim sandığım yol arkadaşım sandığım adam alnımın kara yazısı olmuş...Evet banane arabeskleşirim...Şu son sigarayıda içip balkondan da atlarım tıpkı 10. sigara isimli kitaptaki gibi...

O' nu bekliyorum...Al misketlerini ver bebeklerimi diyip kanserimle birlikte gideceğim...Kalamam bu evde "O gitsin" dediğinizi duyar gibiyim...Ama ben kalamam...İki sene yalan bir hayat yaşadığım bu yerde kalamam...

Sigara bitti, Emre Aydın dinliyordu O da bitti...Bu ilişkide bitti ve "Zıkkım seni de bırakacağım zamanlar gelecek" dedi.Nedir ki zıkkım?.En çok zarar veren mi yoksa en çok can acıtan mı?

Elinde anahtarları anılarının kapısını son kez kilitleyip onunla vedalaşmaya bile gelmiyen adamı birdaha düşünmemek üzere yere atıp üstüne basıp gelecekten yol almaya başladı....



Portakalmavisi
Hikayeler çekmecesinden

Ebru

5 yorum:

cem dedi ki...

gerçek olmadığını umuyorum. zor bir hikaye.

My little Montenegro dedi ki...

@acidan_gectim_guzellestim; yok yok gercek değil . Aksamın bir vakti sıcaktan uyuyamama gelmelerinden bir hikaye idi iste :) teşekkürler :)

My little Montenegro dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
anne kaleminden dedi ki...

çok keyifli okudum, etkileyiciydi...

My little Montenegro dedi ki...

@anne kaleminden, keyif almanıza sevindim..teşekkürler

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı