21 Kasım 2007



Gecelerin birinde çıkıp yüreğinin doruklarına oturdu, insanlardan bir insan. Tefekkür için en güzel saatti yaşanılan, dupduru seher vakti. İnsanlar çoktan derin uykunun sıcak kucağındaydı. O ise düşüncelere daldı. Hayatın ruhun ne olduğunu düşündü. Neydi insanların hayatları boyunca peşinden koştukları gerçek.? Bazen bir damlası için koca ömür gözden silinen Niye anneye babaya bu kadar bağlı olurdu insan ruhu? Neden ebeveynler evlatlarının rahatı için binbir çileye katlanıyorlardı? Sadece insanmıydı bu yolun yolcusu? Hayır bütün kainatta aynı kanun işliyordu. Bir atomda bile elektron, protonun etrafında dönüp duruyordu; dünyanın güneşin etrafında döndüğü gibi, alıp başını gitmediği gibi. Ebeveynlerin hepsi yavrularının peşinde koşuyordu neden? Cevabı basitti: SEVGİ’ydi bu. Kainatta gözlenen ve insan hayatının her safhasında hissedilen sevgi... Peki neydi sevgi? Başta insan bütün mahlukatı peşinden koşturan sevgi neydi? Bütün yüreklerde arzulanan; yaşamayı anlamlı kılan; hayallerde kurulan doğumdan ölüme onun için yaşanan bulununca içinden çıkılmak istenilmeyen.... Sevgi nasıl doğar nasıl ortaya çıkardı ansızın? Kaynağı neydi sevginin.?Niye bir çiçeğin güzel yüzüne bakmadan geçilemez? Güneşin doğuşu ve batışı ufukta rengarenk manzaralar çizerken insan ruhu şiir yazmak dalıp gitmek ister neden? Ya da bir ihtiyaç anında bunalmışken yanıbaşında bitiveren bir dost eli, yüreklere sıcaklık taşır niçin? Ana kucağı niye hep tatlıdır, düşlerde bile? Hatır soran içten bir ses memnuniyet verir, niye? Bütün bu sorulara verilecek cevap sevgimi? Evet sevgi başka neki? Sevgi kaynağı fedakarlık olan bir ırmakmı, susadıkça içilen, içildikçe kavrulmuş ruhu serinleten? Yoksa güzellikmi, b,r gülün yapraklarının açılışında, bir yavrunun gül avuçlarında saklanan? İlkbahar gelişinde bütün yeryüzünü şenlendiren şey sevgimi? Sevgi vermekmi? Sıcak bir dost eliyle uzanan, samimi bir gülümseyişle sunulan? Sevgi cesaretmi?Destek çıkan savunan yalnız bırakmayan!... İnsan sevginin neresindeydi peki?İnsan sevgiye hasret doğuyordu; insan sevgiyi arayıp duruyordu ilk nefesten son nefese. Koşuyordu peşinden bütün gücüyle.Bunun için yaratılmıştı.Kimi buluyor kimi bulamıyor.Kimi bulduğunu sanıp aldanıyordu bir ömür boyu.Şeytanın hiç olmadı kadar oyuncakları vardı asırlarında. Süslü yaldızlı pırıl pırıl parıldayan Ulaşılması kolay bin bir teşrifatçı ile sunulan.İnsanın bir yönü çocuktu hep; sunulanı hemen alıyordu.Ellerini yüreğini parçalıyordu herşey.Gözleri öylesin kamaştıki bazılarının, bir ömür boyu farkına varamıyorlardı. Sevgiyi kaybedenler, sevgiyi bulamayanlar; sevgiye düşmandı. Tahammül yoktu gerçek sevgiye yüreklerinde.Bütün mahlukata yansıyan merhamet, şefkat ,hikmet, ilim ve sanatın adı tesadüf, içgüdü, raslantı. Tabiattı sözlüklerinde.Adlar takmışlar takılıp kalmışlardı.Ne menem şeyler oldukları net olmayan içi boş kelimelerin arkasına saklamışlardı hakikatleri.Sevgiye düşmanlık göz ve gönülleride kör etmişti.. Mühürlenmişti alıcıları; bilemez göremezlerdi kolay kolay artık. Sonsuza dek yazık etmişlerdi kendilerine ve peşlerinden gidenlere. Anlayamadılar sevdalılarının halini. Onlarada isimler taktılar. Çözdüklerini sandılar hiç tanımadan. Yanıldıkça yanıldılar. Güneşleri yüreklerinde gözleri ufuklarda kainatın tamamıyla ilgiliydiler.Kainata yansıyan her ismi, her sıfatı okuyarak arı gibi bal topladılar gönüllerinde bir ömür boyu. Bir ömür boyu ballarını sundular açlara. Susuzluktan çatlamış yüreklere masmavi gökyüzünden süzülüp gelen akbulutlar gibi cansuyu taşıdılar bitiviye. Hiç yorulmadılar çalışmaktan yılmadılar kendilerine atılan taşlardan.Yaratılanı sevdiler yaratan’dan ötürü. Sevgiyi okudular kainat kitabından; bilmeyenlere sevgiyi öğrettiler.Yolda kalmadılar vede vazgeçmediler sevgiden. Alıntıdır..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı