Baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2014

En çok kimsesizim zaman zaman



Sonra bir sızı duyarsın ansızın bir keman sesiyle yağar senden ayrılanlar gönlüne...Kapatamazsın hislerini yağar özlemlerin gözlerinden...Kocaman hüzünler düşer sinene belki bağırsan sesin çıkmaz zaten yutkunamazsında...Körpe bedenine sığmış gençten eser kalmamış sende kendine yabancılaşmışsın...Bir özlemlerin hep aynı kalmış...Saçının beyazı, ruhunun karası, gözünün akan yaşları...Elinin üzerindeki ben bile değişmiş ama özlemler hiç değişmemiş ilk doğmuş çocuğun çığlığı tazeliğinde yüreğindeki yangın odalarında kalmış...Hapsettim sanmışsın ama bir keman sesiyle yaylım yaylım dağılmışsın...

Uzaktakini özlemek değil içimin kırmızısı, ciğerimin ağrısı, boğazımın boğulmaları...Kimsesizlik üflediler üstüme geçmez yetimlik bitmez öksüzlük salınır fular gibi bedende...altın simler yağdırsan nafile örtülmez hiçbir güzellikle yalnızlık...Kına kokar toprak burnuna, sabun kokar hava ruhuna, bazen baban değer gönlüne yaslasaydım dersin şu başımı o güzelim göğsüne....

Ebru ....

12 Kasım 2013

Kasım ın 15 ine doğru...

Bilenler bilir Edacığım güzel yavrum sekiz aylık doğdu. Çok zor bir hamilelik geçirdim. Kaybetme korkusu inanılmaz yıprattı ozamanlar beni. Pek ağlamam oysa çoook insani bir duygudur ağlamak ama ağlamam hep güçlü durmaya çalışırım. Birkeresinde babam babaannemi anlatmıştı . Otuzlu yaşlarında dul kalmış babaannem iki erkek çocuk ve üç erkek kardeş. Çok zor zamanlar yaşamışlar ama babannemi hiç ağlarken görmemiş. Çok yokluk çekmişler " Kadın " derdi babam "ağladımı erkek dağılır". Seneler sonra işte hamileykende sevgili doktorum "ağlamıyacaksın " dedi. Hatta seni ençok mutlu eden anları düşüneceksin....

Hayatımda en dayanamadığım şeyse ben dağıldığımda benim yaşadıklarıma benden çok dağılan yakınlarım oluyor. Kendimi bırakmış onları avuturken buluyorum kendimi.Oysa omuzlarımı tutup güçlü olmamı söyleyecek insana ne çok ihtiyacım varmış. Bu görev hep babamın olmuş babam gidincede bu görev maneviyatımın olmuştu. 

İnsan başına gelen felaketlerde elbette yaradana sığınıyor, koşulsuz bir kadere teslimiyet yaşıyor ama illakide kendine güç verecek birilerinide arıyor.

Eda doğmuş ilk ayı içinde doktorumuzun isteği üzerine kalçalarının ultrasonunu sanırım çektirmemizi istemişti. Öyle bir sildimki o anı kafamdan ne istediğini anımsayamıyorum. Doktor Eda nın kalça ultrasonlarını çekip bana kalça açılarındaki değer eksikliğini ve kalça çıkığı olma ihtimalini anlatırken içimden hep " baba lütfen yardım et " dediğimi anımsıyorum. Ne tuhaf değilmi " Allahım yardım et" cümlesi değil. Babamı kaybettikten sonra en ama en çok gücüne ihtiyacım olduğu zaman bu yaşadıklarımdı. Kulaklarım tıkandığı için doktorun dudak hareketlerini anımsıyorum, pek çok şeyde net değil zaten ki hayatım boyunca çok detaycı olmuşumdur.Bilmiyorum doktora da kızmıyorum çocuğun doğum haftası kendisine verdiğim raporlarda varmıydı anımsamıyorum. Yüzüm uyuşmuş, kalbim pençeler içinde kalmışken ağzımdan enseme yediğim tokatla birden çıkmış gibi " kızım bir ay erken doğdu" cümlesi çıktı. Doktor bana bakıyor ben doktora " O zaman hala anne karnındaki dönemi yaşıyorsak önümüzdeki ay ölçümlerinde doğru değerleri alırız " dedi. Ve ben o an o odada yaşanılan herşeyi kafamdan sildim.
 Aynı şeyi kırkiki gün süren bebek sarılığının 38.gününde doktorun sebebini nekadar erken doğan olursa olsun bir tüp kan alınıp araştırılmasını istediğinde de yaşadım. Bebeği bizden alıp bir odaya soktular Erkan ağlamalara dayanamayıp dışarı kaçtı, kapıyı açıp içeri daldım Edanın damarları incecik olduğundan el bileğini içine kıvırıp ellerindeki tüpe kanını akıtıyorlardı şırıngayla alamamışlar ve yer Eda nın kanları ile doluydu saniyelik bir dağılma yaşadım ve yattığı yerde hemen bebeğimi emzirmeye başladım iki hemşire bakakaldı. 

Bu iki olayla güçlü durmanın ne olduğunu bünyem daha iyi anladı ve baktım ben babam olmuşum :))))

Nekadar olumsuzluk yaşasamda bazen bir vazife gibi bazende tamamen içgüdüsel güçlü durmaya çalışıyorum. 

Zamanla insan babasının varlığının eksikliğine değil kendisine öğretecek şeylerin eksik kalmasına daha çok üzülüyor. En azından ben öyleyim. 

Kasım gelir yüreğim karalar bağlar 15' inde babama 24' ünde babaanneme yanar...
Zaman tuz olur böğrümü dağlar
Öksüz yanım hasretle ağlar
Mekanları cennet, kabirleri nur
Ruhları huzur bulsun....

Ebru...

7 Kasım 2012

Kasım ayı oturur böğrüme...

En çok kasım ayında " hayat " diye başlıyorum yazılarıma... Fazlaca sorguluyorum belkide Kasımlarda hayatımı, yaşanılanları.

Böyle camdan bakarsın ya hani, camın soğuğu vurur yüzüne ve birazda burnuna."Soğudu hava dersin" ve üşürsün belkide biraz...Elini koyarsın cama elinden doğru soğuğu daha çok hissedersin yavaş yavaş ...En çok ozamanlar kalbini hissedersin...Düşmüş yaprakları ,uçuşan martıları izlersin biraz .Derken camdan bakma hali ya! hani bu, o camda neden hep senin baktığını düşünürsün ve gidenler gelir aklına...

Eskiden siyah önlükler giyerdik ,bazılarımızın yakası dantel işle örülmüş...Yaramazlık yaparsın bir bakmışsın elinde yakan ilmek ilmek sökülüyor ...Üzülürsün ve birazda korkarsın işiteceğin azardan, elinde yakan bilemezsinde nasıl tamir edeceğini...İlmikler gider bir bir...Tıpkı hayatından gidenler gibi...Üzülürsün ve birazda korkarsın işte...Adını koyamadığın hüzünler yağar gönlüne yaprak yaprak.

Benim hüzün kapımdır Kasım.Şöylece aralamadan sağanak sağanak yalnızlaştığım, içimdeki boşlukları dolduramadığım...

En çok neyi mi özler bu can...El sallamadan gidenleri sanırım.Her ölüm zamansız el sallayıştır.Beyninde sonlandıramadığın anılarının kahramanlarıdır seni ardlarında bırakıp ışığa yürüyenler...En güzel şarkıları dinlediğin, en çok sitemini yediğin,hep sana mesafelide olsa da yakınında bildiğin.

Kasım sana başka bana başkadır belki olamaz mı? benim Kasımım babamdır...

El sallamadan gidişinin ayıdır...Tüm canımı yakan şeyleri nadasladığım sırf O' nu yaşadığımdır ...

Kasım ağlayıp ağlayıp sümüğümü koluma sıvadığım aydır.Camdan yollara baktığım , gelmeyeceğini bile bile abdest alınca kurulanacağı havluyu hazırladığımdır...

Kasım benim sümük,gözyaşı,hasret,önlüğümün yakası, kalbimin yarası,yalnızlığımın kuytusu,havada uçuşan hüzün yaprakları.....babamın acısıdır...

Portakalmavisi hüzün düşleri...

Ebru



18 Haziran 2012

Sabun kokan babam

Böyle karşısına oturdum dizlerimin üstüne, sehpanın üzerine benim için hazırladığı 'Cumhuriyet' gazetesinin harflerini düzgün bir şekilde kesiyorum...Henüz ilkokula başlamamış olan ben okuma yazmayı bilmez görsel hafızayla beynime raptiyelerdim bazı yazıları...Mesela Cumhuriyet, gırgır,heidi nerde olsa zımba gibi çakıyorum. Bildiğim içinde sevindirik oluyorum...Ama bu iş ciddi Cumhuriyet gazetesinin baş yazısı dikkatlice gazeteden kesilmiş ve önüme harfleri kesilsin diye konulmuştu.

Babam küçük küçük abra kadabra ilizyonları ( baktım sözlükten doğru yazıyorum 'ilizyon' )  yapmayı severdi.Böyle paraları yok eder ordan burdan çıkarır, başparmağının üzerindeki kağıt parçalarını ' ını nııın ' diye diye başka parmaklarına atlatır ' baba nasıl yaptın böhüüüü' diye beni saatlerce peşinde dolandırırdı.

Harfleri kestim dikkatlice topladım  verdim.Gözlerimin önünde kağıtları ağzına attı. Çiğnedi çiğnedi çiğnedi sonra yuttu ve derken tekrar kağıtlar ağzına gelmiş gibi yapıp bana katlanmış bir parça kağıt verip açmamı söyledi.Vallahi tükürüklü mükürüklü hiç umrumda değildi, açtım kağıdı suratım her ' ını nııın ' daki gibi hal almıştı biliyordum. Ellerimde tuttuğum kağıdı kendim kesmiştim oysaki harf harf ama işte kocaman sapasağlam ' Cumhuriyet ' yazısı....' nasıl yaptın baba ' dedim, ' Cumhuriyet kolay kolay yenilip yutulmaz ' falan gibi birşeyler söyledi yanımdan uzaklaştı.Kuruttum o kağıdı hala hilenin peşindeyim ve diğer kuruttuğum şeylerin yanına koydum.Erik çekirdekleri, zeytin çekirdekleri, yaramın kabuğu ve cumhuriyet yazısı...

Biz babamla diğer baba kızlara göre biraz mesafeliydik ama hiç kimsenin babasıyla biriktirmediği anılar biriktirdik biz.

Küçücük kızdım askeri okullar arası güreş turnuvasına götürdü beni.Haydaaa! herkes oğluyla gelmiş, erkek kardeşiyle gelmiş gerçi bananeydi o yıllarda bundan, ben yerde debelenen adamları çözmeye çabalıyordum :D

Kurban bayramlarında Kıbrıs çıkarmasında sıyırmış asker arkadaşları ile kurban kesmeye benide indirirdi ve hep kıbrıs çıkarması EOKA(OKA Kıbrıs Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için Birleşik Krallık idaresine karşı kurulmuştur. ) Bundan da bananeydi, ben babam kurbanın kanını alnıma sürmeden kaçma peşindeydim...

Vizyona nekadar boks filmi girdiyse gittik beraber.Rocky ler mesela sular seller gibiydi.

Bir dönem babaannem öldüğü zaman babam, annem ve amcam beraber yaşadık.Birinin ak dediğine biri kara diğeri lacivert diyen üç insan :D Tek ortak konumuz Beşiktaş yani futboldu ve bu da birşeydi neticesinde :D ...

Babam habire Cumhuriyet gazetesinden makaleler okuturdu bana .Rahmetli Rauf Denktaş ın babasıda öyle yaparmış anlamasa da kulağına yerleşsin diye .Hay bin lanet :D.Süper terlik fırlatırdı birde babam ...Beybaba terlikleri vardı hala saklar annem...Bende acı anıları olan o terlikleri ara sıra çıkarır severim...

Amcama sığınırdım çok sıkıldığım zamanlarda .Rengarenk bir ruhu vardı Nusret amcamın.Kanun çalardı mesela ve ney üflerdi.Projektör getirmişti babam yurtdışından. Annemin verdiği beyaz çarşafdan bize sinema yapardı.İngilizce çizgifilm seyreder, tost yerdik.Çocuklar kadar şendik. yani ben öyleydim zaten çocuktum...

Her babalar gününde duygularım  fazlasıyla yoğunlaşıyor...2002 den beri Erkan'ı koydum babamın  yerine. Ailecek O nu şımartıyoruz...Ama bu sene espirileri, karikatürleri ve sihir oyunlarıyla anmak istedim babamı...

En büyük ilizyonunu yapmış olsa da bana bu hayatta, bir gün yanına giderken kuruttuğum Cumhuriyet yazımla ve cebimdeki anılarımla kocaman sarılacağım O ' na ...Biliyorum bunu biliyor ve bekliyor...sabun kokan güzel babam...


Portakalmavi

Ebru...






3 Kasım 2011

KASIM FARKINDASIZLIĞI


"Hayat bazen farkında olmaktır" diyorlar, zaman zaman hepimizin duyduğu üzere.Ama o farkındalığın insana bir zembille inmediği gerçeğini en çok farkında olmak istediğin zamanlarda zamanını o güne kadar anlamadan, bakmadan ve görmeden , çoğu zaman ezbere yaşadığını anladığında farkediyorsun...Tebrikler işte bu ilk farkındalığınız olmuş oluyor.


Böldüm ben hayatı kendi içinde bilmem kaç parçaya ve hepsinede anlamlar katan adlar taktım.Şimdi dipsiz kuyu zamanları...


Hani düşersin bazen rüyanda ve sıçrayarak uyanırsın ama korkmazsın ve tekrar uyumak için kendin teslim olursun geceye...Uyumadan dipsiz kuyulara düştüğüm zamanlar yaşıyorum ...Aslında bir film seyretmiştim adam kadına " ben senin kasım ınım" diyordu Kasım ayı yani.Heryere takvimler asmış her ayı Kasım yapmıştı.Bende o takvimlerden istiyorum ve mümkünse Kasım ayı olmasın...

Böyle baban olmadan uyanırken hergüne bir de gittiği ayda sabaha uyanmak daha bir yalnız hissettiriyor insanı...Hep bilmesini görmesini istediğin şeyleri düşünüyorsun...Tuhaf, birisi babam öldüğünde " zamanla hep güzel anıları anımsayacaksın " demişti. Kendimi hep bir tahtıravallide babamıda karşımda tahtıravalliyi indirip kaldırırken anımsıyorum...

Edayı parka götürüyorum hemde elimden geldiğince hergün ve tahtıravallide babamın bana söylediği tekerlemeyi söylemeye çalışıyorum " Tahtıravalli yadavalli ...." gerisini anımsamıyorum :) çok çabaladım ama anımsayamadım ve maalesef Eda da okadarı ile büyüyor tıpkı abisi gibi.

Bu Kasım ayında da daha çok babasız hissediyorum ama ne geçen seneki kadar az nede gelecek seneki kadar çok...

Katıksız sevgi zamanlarıda var, bu ay yorgan gibi sıyrıldığında üstümden sarıldığım şeyleri hissetmeye devam edeceğim kızım, oğlum,eşim,köpeğimiz,kedimiz :D ...

Saptal zamanlarda kaybolmadan sevdikleriniz sağken nekadar çok farkederseniz onlarla geçirdiğiniz zamanları onlar yokken okadar yanınızda oluyorlar.Farkındalıklar güzeldir farkında olmayı erken öğrendiğiniz müddetçe :D...


Ebru...

Portakalmavisi

13 Kasım 2008

BİLETÇİ AMCA TREN KALKMASA....


Çok değil ben küçükken sanki 100 yıl evvelsi :) babamla trene binmelere bayılırdım...En çokta gelen biletçiye uzatılıp kesilen bileti geri alma zaferi ile doludur tren seyahatlerim...Babamla en yakın olduğumuz yerdi trenler...O en uzağa giden trene binseydik ve hiç inmeseydik...
En güzel baba trende bana yakın olan babamdı.Sanki o sert adam gider yerine beyninde binbir masal ve hikaye taşanda kendini anlatmaktan alıkoyamayan birisi olur çıkardı...Çocukluk anıları, ilk denize kaçışları,yaramaz tavşan ve daha anımsayamadığım niceleri...Aklımda kalan hep trende trenin istasyona varmaması dileklerim...Ama maalesef o tren gitmesi gereken istasyona hep vardı ve sanki birazda erken vardı...
Rüyamda çocuktum istasyondaydım biletçi düdüğünü çalıyordu tren kalkıcaktı ama babam babam yoktu ...Bağırıyordum Biletçi amca tren kalkmasa babam gelmedi ne olur biraz daha ne olur seneler var görmedim ne olur tren kalkmasa ve uyanmasam ne olur....

10 Haziran 2008

SENSİZ

Bu hafta benim canım çıkmadan çıkacakya hayırlısıyla dur bakalım....Babamsız her babalar gününde aklıma 4 yaşında babası şehit olmuş olan ve bunu bilmeden gelecek babasından bebek bekleyen küçük kızı anımsamaya çabalıyorum...Benim anılarım var oysaki en azından acısıyla tatlısıyla yaşanmışlıklarım var...Ya O nun ???....
Her sonuçta da Tanrıya sığınıp acıyı avutmaya çabalarken küçücük kızları babasız bırakan şerefsizleri lanetliyorum...
Hüzünler yağıyor üzerime bu hafta ciğerimde sakladığım nefesler yaka yaka çıkıyor içimden...
Kalabalıklarda yalnız kaldım,
güneşlerde ayazlardayım...
Körpecik kalbime törpü vurdular
kanat falan kalmadı...
Hem uçamam hem ağlayamam...
Kaç parçaya bölünücek bu can her haziran...

Yaz geldimi bahar çıktımı hüzünleri yağar babasızlığın ...Cümleten ağlarız biz, ben ve babamsız anılarım...

.....


6 Haziran 2008

KESTİ ATTI HAYAT BİZİ BABA




Kocaman gözlerimden akan bir kaç damlayla acımı anladılar da sanki tesellisi peşindeydiler...Kocaman kadında olsan kaybettiğin babansa acılardan geçmeye başlamışsan eğer büyük değil küçücüksündür...İnsan kayıplarının yerine hiç birşey koyamıyor sadece alışmaya çabalıyor....
Alışmıyorum...Alışamıyorum...Kırık ayağımla duvarları tekmelesemde, ellerimi içtiğim bira kutularıyla kessemde, fiziksel nekadar acı varsa yüklesemde bünyeye Allah kahretsin geçmiyor...Yapamıyorum acımı hafiflemek için başka acı arıyorum kendime okuduğum belaların sonu yok sırf başıma gelecek acıyla diğer acımı kapatma çabası bu...
Ben tozlu kasabalarında bu şehrin irili ufaklı dükkanlarının büyük yeşil alanlarının ve sonu gelmez mavisinin içinde çok da şenmişim ...Her ne kadar O nun babası öyle sert adam işte diyip acı acı bakışların altında yaşasamda evet yaşasamda diyorum ne yaşadığımı sindiremeden evden uzaklaşışım ve tam artık kafa yapılarımız uyuyor dediğimde babamı kaybetmem...Herşeyi yapıyorum deli gibi herşeye saldırıyorum çalışıyorum, yazıyorum,şimdi fotoğrafta çekiyorum ama o an yoğunlaşınca ağlamaya başlıyorum...Hani bir çocuğun oyuncağı kırılır ve ağlar elinden alıp unutturmaya çalışırlar ama arada aklına geldikçe iç çeke çeke ağlarya ne farkım varki...Sadece farkındalıklarım fazla okadar...
Sırp Sındığı Savaşı 1364
Preveze Deniz savaşı 27 Eylül 1538
En büyük BEŞİKTAŞ
Karşıdan karşıya geçerken önce sola bakıcam
Herşey tamam işte ezberledim sor istediğini sor ve bilmiş tavırlarıma seyirci kal sor baba sorrrr
soramazkiii soramazkiii...
Soramazsın kiii....
Agnus....

2 Haziran 2008

BABASIZIZ ( ISSIZIZ)


Küçük yüzlerin büyük kalplerinden savrulan acı bakışlarıyım ben...
Hiç bilmediğim sevdalara gebe, organik ağlamalarım var benim...
Işıklar yağdırırken eteklerime
Kocaman çekirdekler kırar gözlerim
ve ben ağlarken sen bakarsın
Bakarsan anlayamazsın...
Gören gözlere keder akar benden ve özlem ...
Babasız kalan kalplerin yetim hüznü var bende...
Hangi ara eklendimse o kervana
Parmak izine eklenen halkayım bende...
Sessiz sessiz ağlarız
Canımız yanar,molotoflar akar gözlerimizden
Ve değmeden kimseye ve kendimize değdirmeden
Yetimler kumsalında öksüz hayaller kurarız
Iğıl ığıl akar heceler dudaklarımızdan
bizler
BA BA SI ZIZ

....
Agnus...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı