
Sanki onu görünce eskiyi gördüm...Amcamın o bankada işe başladığı ilk zamanları, elinde kutuda getirdiği bu ilk kumbaramı iki tane anahtarını.... Ne çok sevinmiştim bir tarafından kağıt para diğer tarafından demir para atardım içine :D çok param olurdu benim öyle anımsıyorum paralarım sığmazdı bu kumbaraya ...Ozaman gözüme büyük gelirdi ama sanırım paralar daha büyükmüş şimdi nasılda küçülmüş....
Şöyle aldım elime salladım içinden yumuşak bir ses geldi ...Para değil de neydi ki bu normalde önemsemem ama açayım dedim...
Açtım ve içinden yara kabuğum çıktı.....
Sanırım altı yaşlarımdaydım sürekli düşüp hep sol dizimde olan yaranın kapanmasına izin vermiyor sürekli aynı yeri sıyırttırıp kanatıyordum ....Birden sol dizime baktım .. Aynı yere defalarca düşünce iz kalmıştı ve kabuğu elimdeydi....Bu kabuğu tutması ve düşmesi için o kadar çok beklemiştim ki sonra incecik tutan yerinden koparıp saklamıştım :D
Küçücük bir yara kabuğu sayesinde neler düşünmedimki ....Babamı, sokağımızı, düştüğüm yerleri, tentürdiyot sürdürmem diye dizim kanaya kanaya kaçmalarımı, sargı bezini çözüp kabuğa hadi nolur çabuk düş sokağa çıkıcam ben çıkamıyorum demelerimi :D
Geçmişten gelen bir kumbara ve paradan değerli bir birikim yara kabuğum ......
Unuttuk sandığımız herşey aslında aklımızda. Saklı kuytularda uyuyorken küçük karşılaşmalardan büyük geriye gidiş serüveneleri hoş olmuyorda değil ....Kendi kabuğunuzu bulmanız dileklerimle
Agnus DEİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder