27 Mayıs 2008

KOMİKÇELER....









Dahası için yola devam burdan

UÇ UÇ BÖCEĞİM ANNEM SANA ....


Ya yaz geldi toprakla kucaklaşmak, çimlere yalın ayak basıp kumsalda paçalarıma denizi çarptıra çarptıra koşmak istiyorum...Uçan kelebeklere inat limon çamları arasında uğur böcekleri bulmak istiyorum...Şöyleee gece oldumu hareket eden uydulardan fal tutup kayan yıldızlarda dilek dilemek istiyorum...Savulmuyoki yaz içine atlayayım ...Yani mümkün olsa sırt üstüde yatabilirim de sorumluluklar Allah cezanısı verecek ...Uç uç böceğim yoksa alnının ortasına terliği yapıştırıcam ...

26 Mayıs 2008

DÖN BAK DÜNYAYA

dön bak dünyaya - pinhani













TAMAM YAVRUM İYİ SAKLAN :P

Bazen duyuyorum akşamları çocuklarını çağıran anneleri " Akşam oldu eveeee" diye ..."Anne nolurrrrrr" ağlamalarından sonra annenin ikinci feryadı duyuluyor " Bak baban geldi hadi diyorum"çocuk birazdan tüm altınları elinden alınacak york düşesi edasında " ama ama saklambaç oynuyorduk biz " derken annenin otomatik pilota bağlanmış sözleri duyulur "Tamam ama ezan okunmadan eve gel"...Bu akşam ezanı olayı çok sakattır ...Bende kafamın dikine gittiğim bir dönemde bu akşam ezanı şeysine denk geldim...Başıma gelen kaza yüzünden bir sene topallerken babam sayesinde ibret abidesi olmuştum ...." Evet akşam ezanında eve gelmedi işte böyle oldu " Pöffffff

Neyse ben annelerden daha modern yaklaşmalarını bekliyorum ısrarla...Ya zaten sen vermişsin ipleri akşam eve gel otoritesini de ya babayla ya da ezanla kurma işte çocuğun üstünde vaktinde gelmedi mi ver cezasını ....Şey de mesela " Tamam yavrum saklambaç mı oynuyosunuz iyi saklan" de ya ne bileyim aş kendini çık sokağa diyafondan apartman girişindekilerin ödlerinden çek şu ses tellerini ...Aman şimdi bana sararlar kim nasıl biliyorsa öyle yapsın çocuğunun bisikletinin peşinden paten kayan anneleri alkışlıyorum hadi görüşürüz


MODERN ZAMAN ZIMBIRTILARI


İşte budur küresel ısınmayı şiddetle reddeden bünyeye birileri önümüzdeki kış için modern örgü seçeneklerinin bol olduğu bu siteyi göndermiş....Siteye burdan ulaşabilirsiniz...Benim olayım kedime birşeyler dikmekle başladı e battaniye örmeye kadar gitti...İnsan kendini zaman zaman dinlemek istemediğinde gecenin bir vakti sığınması bakımından güzel bir hobidir örmek tavsiyelerimi fırlatırım:P...

HAFTANIN ŞARKICISI

DAVID JORDAN


Place In My Heart - David Jordan

I step out of my element.

To see whats going on in my neigbourhood

A message from the government gonna spend all your money cause it makes them feel good

Taken from my magazines

selling us the right way to goooooo

giving me my medicine i fed my son

cause they no something we dont now

* Don't be telling me i ow ya somthing,dont be makin something out of nothing, pass the ball an 1 thing an a nothing so you wont get a place in my heart, so you wont get a place in my heartuse me if i sing desperate.watch your mouth dont speak out of timewe now that man is a ruthelesly hardthats why I'll never get a place in my heart

[Repeat *]

OooOoo tried to look all inside dont waste no one tried to look behind your eyes now i dont no i dont

[Repeat *]

(no you wont get a place in my heart)in my heart yeah i lost the place you have in my heart

[Repeat *]


David Jordan 1985 yılında İngiltere’de dünyaya geldi. 11 yaşında şarkı yazmaya başladı. 90’ların başında David’in okul arkadaşlarının çoğu grunge, house ve hip-hop dinliyorlardı. David ise her zaman beyni hayallerle dolu olan, tek düze öğrenci profiline uymayan ve klasik müzik seven bir gençti. Bir süre sonra annesinin eski soul plaklarına daldı ve Marvin Gaye, The Jackson Five gibi isimleri keşfetti.



Bu isimleri James Brown, Jimi Hendrix, Cab Calloway, Guns N’ Roses, Prince ve Lenny Kravitz izledi. Pop-rock etkileşimli şarkılar üretmeye başlayan David’in müzikteki idolü ünlü şarkıcı Prince’di.Üniversite yıllarında, akşamları Starbucks’da çalışıp gündüzleri drama eğitimi aldı. Geceleri ise soluğu Old Street bölgesinde yer alan Fortress stüdyolarında alıyor, aynı zamanda prodüktör olan arkadaşı Jack Freegard’ın yardımlarıyla yeni şarkılar kaydediyordu. Çok fazla şansı olmadığını biliyordu; fakat şans bir gün yüzüne gülünce kendisini Trevor Horn ve Jill Sinclair’in parçlarından birinde konuk vokalist olarak buldu. David’in vokalinden çok etkilenen Horn ve Sinclair, ona yeni kapılar açmaya hazırdı.

Demolarını toparlayarak yeni kayıtlar hazırlayan David, 18 ay sonra ilk solo albümünün çalışmalarını bitirmiş ve performans grubunuı kurmuştu.İlk single’ı “Place In My Heart”ı çıkardığında modern Michael Jackson çizgisinde ilerlediği söylenen müzisyen, ilk albümü “Set The Mood”u 29 Ekim 2007’de piyasaya sürdü.

23 Mayıs 2008

CANIMM ERİK :D

İşte benim yaz aşkım erik ...Uğruna şu yaşımda hala apartman yöneticisinden laf yediğim tek şey...Bunların daldan alınarak hatta mümkünse dalınarak yeneni makbuldür...Başka hangi meyvanın önüne can kelimesi geliyorki... canımmmmm erikkkk:D





BU AKŞAM EVDEYSENİZ ANNEMLER SİZE GELİCEK

Bu günlerde facebook bindi tepeme ve tabii kalbimede geçmişin tozlarını serpti...Ne çok şey unutmuşum ona dikkat ettim.70 lerde çocuktum 80 lerde manyak bir ergen ve tabii bu 90 larada sarktı güya 2000 ler benim olgunluk yaşım olacak püfffff...
Zaten küresel ısınma insanın damarına damarına basıyor 50 yıl sonra olacakları tahmin etmek için elbetteki medyum olmaya ihtiyaç yok...Düşündüm küveti tıkabasa su doldurup içine girip fotoğraf çekip çocuğa çombalağa "İşte bakın bir ara suların içinde nekadar da şendik " havası atacağım...Tabii sonra o suyu bilimum yerlerde kullanıcağım bir kovasıyla cam silinir bir kovasıyla yer falan bilmiyorum öyle tıpayı çekip şeyrine bakamıyacağım kesin...Şimdiden su boşa akınca vicdan azabı çeker oldum zaten...
Neyse konumuza geri dönelim facebookta 70 lere 80 lere ait nekadar grup varsa inceleme durumlarım var bu aralar...Unuttuklarımı beynime çakıyım derken kendime kızdım, zamana ayak uydurayım derken ne çok şeyi unutmuşum...Eskiden komşuluk vardı denirdi ki " komşu komşunun külüne muhtaçtır" ne oldu sobalar kalktı da kül ihtiyacımız mı kalmadı???...Ağlamak istedim çünkü bir dönem yaralarımızı komşularımız sarmadı mı ve komşularımız değilmiydi ailelerimizden bile zaman zaman bize yakın olanlar???...Düştüğümüzde kaldıran, neşeli sohbetlerimizin evlerden taştığı fotoğraf kareleri değil mi anılarımız???...
Çardak sohbetleri olurdu ben küçükken...Çardakta ısınmış çaydanlığın soğumaması için yünden örtü örerlerdi tığla...Kukalı saklambaçlar açardı sokaklarımızda ve biz koklamaya doyamazdık tüm çocukça oynanan oyunlarımızı...Eve girmez ekmeğe sürülmüş yağla geçiştirirdik ikindileri ve akşam üstü annemiz elimizi yüzümüzü yıkar komşumuza yollanırdık ...." Bu akşam evdeyseniz annemler size gelicek"
Belkide çocuklarımızın hiç kuramıyacağı bir cümle çocukluğumuzun içinde bir yerlerde hep bize gülümserken uzaklaşarak yanlızlaşarak ve akşamları bizbize aynı evde farklı dünyalarda son bularak yaşayacağız akşamları...
Deli' den şarkılar yaratılıp yarışmalara katılırken Nilüferin sesini anımsamaya çalışırken ve dizimdeki istop da düşüp düşüp yarasını derinleştirdiğim yerlerim sızlıycak ...Amaaannnnnn 2000lerde kumdan kaleler yapıyoruz işte ilerde neyiyle anımsanacak bu seneler ....Duygudan uzak teknolojisiylemi istemem kalsın...Heyyyy uzatıyorum elimi tutu verin gari...BU AKŞAM EVDEYSENİZ NOSTALJİM SİZE GELİCEK :D

22 Mayıs 2008

NOUVELLE FRANCE ( UMUTLAR ÜLKESİ )

Umutlar Ülkesi (Nouvelle France)
Jean Beaudin’in yönettiği ve Noémie Godin Vigneau, Gerard Depardieu, David La Haye ve Sébastien Huberdeau’nun oynadığı film ‘Umutlar Ülkesi’ (Nouvelle France - New France)
Film 2004 yapımı olmasına rağmen ben geçenlerde izleyebildim...Filmi izlerken daha derin olmasını istemekten başka bişey istemedim...Konu çok güzel ok ayrılıklar kavuşmalar ama sanki geçiştirilmiş ir hava var...Daha derin sarılmalar, bakışmalar ve ayrılıklar işlenseymiş 2000 lerin filmi olurmuş...Ama yüzeysel geçişlerle duygu fakiri izliyor insan ...Genede izlemenizi tavsiye ediyorum bu aralar Digitürk te veriliyor...

21 Mayıs 2008

DÜŞÜMDE


DÜŞÜMDE

Elimde kocaman pembe bir kalem

Onunla güneşi bile pembe karalarken

Balıktan trenler geçiyordu az ilerden

Kocaman bir kedi elinde pastasıyla

Top sektirirken saatine bakıyordu bir yandan da

Koşmak geldi içimden o trenin peşinden

Fırlattım kocaman pembe kalemi elimden

Ya karalamaktan vazgeçmiştim

Ya da beklemekten

Yağmur yağarken gerçek balıklara dönüşen

trenin peşinden

Öyle mutluydum ki

Pespembe göle atlarken

....

Agnus...

EKSİK


DAĞDAN MI GELDİNİZ DİYARBAKIRDAN MI ???

İkinci Aysun Kayacı vakası mı?
Demet Akalın'ın "Dağdan mı geldiniz, Diyarbakır'dan mı?" sözlerine öfke büyüyor..
Bodrum'da , ünlü Pop Müzik Sanatçısı Demet Akalın, Rixos Otel'in ev sahipliğini yaptığı organizasyon ile konser verdi. Demet Akalın'ın seyircileri coşturmak için sarfettiği sözler ise, dinleyenlere 2. Aysun Kayacı vakası mı dedirtti. Dinleyicilerine " Dağdan mı geldiniz, Diyarbakır'dan mı?"deyince seyirciler neye uğradıklarını anlayamadılar. Sanatçı, Bodrum'da iskeleden yürüyerek geçilen otele ait özel adada verdiği konserde hayranlarına eğlenceli dakikalar yaşattı. Hareketli şarkılarla konserine başlayan sanatçı, slov şarkılara da yer verdiği konserinde dinleyenlerde şarkılara eşlik etti.İlk şarkısının ardından "Herkes hoş geldi" diye sözlerine başlayan sanatçı gülümserken "Ne oldu soğuktan ağzınız diliniz tutulmuş olabilir de bari tempo falan alkış. Abi Diyarbakır'dan mı geldiniz hepiniz? Dağdan mı? Nerden geldiniz anlamadım yani. Moron moron bakıyorsunuz abi. İnsan bir tempo bir alkış bir şey yapar yani. Soğuk soğuk şurda şortla çıktık. Çok ruhsuz başladınız geceye" dedi. Sanatçı sözlerinin ardından hareketli şarkılarla devam ettiği konserinde dinleyenleri coşturdu.Mankean Aysun Kayacı da daha önce katıldığı bir televizyon programında benimoyum dağdaki çobanla bir olamaz deyince başta siyasiler olmak üzere toplumunf arklı kesimlerinden sert tepkiler almış ve Kayacı özür dilemişti.DİYARBAKIR'DA AKALIN'A ÖFKEDiyarbakır'lı kasetçileri ayağa kalktı. Müzik market işletmecileri Akalın posterlerini yırtarken, kasetlerini bir daha satmayacaklarını söylediler. Müzik market işletmecileri Demet Akalın'ın kaset ve CD'lerini satmama kararı alırken, ellerinde bulunan kaset ve CD'leri raflardan indirdi. Camlarda bulunan Akalın'ın posterlerini yırtatarak tepkig österdilerDiyarbakır'da bulunan müzik market işletmeçileri, Demek Akalın'ı öfkeli olduklarını belirterek"Böyle bir şey demesini öncelikle şiddetle kınıyoruz. Diyarbakırlı olupta, dağdan inmek çok ters bir kelime. Bunu söylemeye kimsenin hakkı yok. Buradaki insanlar Demek Akalın'dan daha kültürlü, daha bilgili, konuşmasını ve hareketlerini bilen daha saygılı insanlardır."dedi.Sanatçıyı bölücülük yapmakla suçlayan Diyarbakırlı vatandaşlar ise "Bu sözler sanatçıya yakıştırmıyoruz. Kendisini kınıyoruz. Bizden özür dilememesi halinde dava açacağız kimsenin bize hakaret etmeye hakkı yok. Zaten kendisini sanatçı görmediğimiz gibi böyle şahsiyetleri tanımıyoruz. Demet hanım bu sözlerle bölücülük yaparak toplumu tahrik etmiştir"şeklinde tepki gösterdiler.
İHA

ÇARŞI SADECE MURO YA KARŞI DEĞİL!!

'MURO' SİNEMA FİLMİ OLACAK
Televizyonda beğenilen işlerin reytingini sinemada gişe hasılatına çevirme yöntemi çok tuttu. 'Kurtlar Vadisi'ndeki 'Muro' karakteri ve 'Köprü' dizisi bu yaz sinema filmi olarak izleyicinin karşısına çıkacak.
Televizyonun sinema sektörüne katkısı sadece parasal olarak değil reyting anlamında da devam ediyor. Günaydın'ın haberine göre; televizyonda yayınlanıp sevilen iki dakikalık skeçten 'Recep İvedik' adlı 4 milyon 265 bin seyircili bir sinema filmi yapan Şahan Gökbakar'dan sonra televizyon yapımcılarının iştahı iyice kabardı. Sırada iki sezondur Star'da yayınlanan ve ilgiyle izlenen 'Köprü' dizisinin sinema filmi olma projesi var. Erdal Beşikçioğlu, Ayşegül Ünsal gibi isimlerin başrolünü paylaştığı dizinin finali sinemada olacak. Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu'nun mesleki hayatını konu alan dizinin öyküsü ünlü edebiyatçımız Ayşe Kulin'e ait. Yapımcı Koliba Film bu yaz çekeceği filmde yine dizideki oyunculara rol verecek.
'Kurtlar Vadisi-Pusu' dizisine yeni katılan 'Muro' karakterinin de gördüğü yoğun ilgi üzerine sinema filmi olmasına karar verildi. İlginç replikleriyle son dönemin televizyon fenomenlerinden biri haline gelen 'Muro' ile yardımcısı 'Çeto'nun serüvenlerini anlatacak sinema filmi bu yaz çekilecek. Başrolü Mustafa Üstündağ oynayacak.
Televizyonda sevilen karakterler üzerine film yapma geleneğini ülkemizde Osman Sınav başlattı. 'Deli Yürek' dizisi 'Bumerang Cehennemi' adıyla sinemaya uyarlandı ve büyük başarı elde etti. Daha sonra 'Asmalı Konak' da finalini sinema filminde yapmıştı.

BİLGİSAYARA DAİR

Amerika'da kadınlar ve erkekler bilgisayarın dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışıyorlarmış... Kadınlar bu aletin erkek olduğunu savunmuşlar: "Cünkü" demişler, "bilgisayarlar aslında sorunları çözmek için yaratılmış olmalarına rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sorun yaratarak geçirirler... Daha da önemlisi, bunlardan bir tane aldığınız an, biraz daha sabretmiş olsaydınız çok daha gelişmiş bir modeline sahip olabileceğinizi görüp pişman olursunuz...." Erkekler tabii tam ters görüşte... "Bilgisayar dişidir" diyorlar, "çünkü onun mantığını yaratıcısından başka hiç kimsenin anlaması mümkün değildir, bu bir. Yaptığınız en küçük hatayı bile derhal hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar bu ikiii... Ve bir bilgisayar aldıktan kısa bir süre sonra fark edersiniz ki, bir o kadar daha parayı ona gereken aksesuarlar için harcamaktasınız, bu da üüüççç..."

UYKU KONUMU TEHLİKELİ

LAPTOPLAR 'UYKU' KONUMUNDA SALDIRIYA UĞRUYOR
Bilgisayar güvenliği uzmanları, özellikle dizüstü bilgisayarların "uyku" veya "bekleme" konumlarında saldırılara açık olduğunu tespit ettiler.

Teknoloji hayatımıza kolaylık sağlarken, sakınılması gereken tehlikeleri de beraberinde getitiyor. Bugün Gazetesi'nin haberine göre, ABD'nin Electronic Frontier Foundation (EFF), Princeton Üniversitesi ve diğer bilgisayar güvenliği kuruluşlarından bir ekip, laptoplar, başlat komutu verilip kilitli bırakıldığında, kapağı kapatılıp "bekleme" ya da "uyku" konumuna getirildiğinde, bilgisayarın ekranı açmak için "şifre" aramaya başladığını belirterek, şifrenin RAM'de kayıtlı olmasından ötürü de bir anda kötü niyetli saldırılara açık hale geldiğini kaydettiler.

Bunun bazı popüler disk şifreleme teknolojilerinde, şifrelenmiş veriyi saldırıya açık kılan büyük güvenlik açığından kaynaklandığını belirten bilgisayar güvenliği uzmanları, bu açığın kapatılması amacıyla Microsoft'un BitLocker, Apple'ın FileVault ile açık kaynak TrueCrypt ve dm-crypt ürünlerini geliştirenlerle temasa geçtiklerini bildirdiler.

19 Mayıs 2008

DİKKAT DİKKAT

Güzel yurdum insanı bu aralar polenlerden falan grip, nezle ne varsa oluyor.Bende oldum :D mesela şu anda bloğa hapşırmamak için zor duruyorum ...Neyse araştırdım işte okumak bilgilenmek lazım buyrun canım...
Saman nezlesi tanımı yanlış isimlendirilmektedir. Çünkü saman bu olaya neden olmaz. Hastalık; akan / kaşınan burun ve göz, hapşırma, boğaz kaşıntısı ve burun, boğazda çok miktarda akıntıdan oluşmaktadır. Havayla solunan parçaçıklara karşı gelişen allerji buna neden olmaktadır.
Yaz gribi ise bilinen grip (Virüs enfeksiyonları) den farklıdır, gribin aksine saman nezlesi gibi havadaki parçaçıklara karşı gelişen bir alerjidir. Saman nezlesi ve yaz gribi tıp dilinde allerjik rinit olarak bilinen durum için kullanılan yaygın isimlerdir. (Rinit, burun iltihabıdır.)
Her yıl çok sayıda insan allerjik rinite yakalanmaktadır. Bazıları çok hafif atlatırken bazıları için çok ağır geçmekte, işlerini engellemekte ve yaşam kalitesini bozmaktadır.

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?
Bir bitki veya hayvana ait bir parçaçık vücüda girerse (gözü kaplayan zardan, burun veya boğazdan) bu istilayı önlemek amacıyla bağışıklık sistemine ait bir yanıt gelişir. Normal şartlar altında bu yararlı, doğal bir korunmadır. Bununla birlikte bazı kişiler bir takım maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermektedir. Bu maddelere allerjen, kişilere ise allerjik denilmektedir. Bu olay ailevi olarak görülme eğilimi göstermektedir.
Allerjenler vücudu antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha sonra allerjenlerle birleşerek, vücudda bu şekilde istenmeyen etkilere yol açan bazı kimyasal maddelerin salgılamasına neden olurlar. Histamin bunlar içinde en iyi bilinen kimyasal maddedir. Bu madde burun zarlarının şişmesine, kaşıntıya, tahrişe ve aşırı miktarda sümük oluşmasına neden olur.
HANGİ ALLERJENLER RİNİT YAPAR?
Havada taşınabilecek kadar küçük ve hafif olan hayvan ve bitki proteinleri gözümüz burnumuz ve boğazımızdaki zarlar üzerinde birikirler. Polenler, mantar sporları, hayvan tüyleri ve ev tozu bu parçaçıkların en sık rastlananlarındandır.
HANGİ POLENLER SORUN OLUR?
İlkbaharın erken dönemlerinde saman nezlesine polenler yada çevrede sıklıkla rastlanan ağaçlar neden olmaktadır. İlkbaharın geç dönemlerinde ise polenler çayırlardan kaynaklanmaktadır. Renkli süs bitkileri nadir olarak allerjiye neden olmaktadır. Çünkü onların polenleri havayla taşınamayacak kadar ağırdır. Bu bitkilerin polenleri bir yerden bir yere böcekler tarafından taşınmaktadır. (arılar, kelebekler)
Bazı bitkiler ise Ağustosun sonunda polen vermeye başlarlar. Bu eylül ayı boyunca devam eder. Kimi zaman ekim ayına kadar veya ilk soğuklara kadar polen verdiği olur.
MANTAR NEDİR?
Mantarlar ekmeği küflendiren, meyvaların bozulmasına neden olan küflerdir. Aynı zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda diğer bitki ve toprakta da bulunurlar. Soğuğa dirençli oldukları için allerji sorunu uzundur ve karın toprağı kapattığı dönemler dışında tüm bir yıl sporları havada bulunur.
Ev içinde mantarlar ev bitkilerinde ve onların saksı toprağında yaşar. Bodrum katları ve çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunurlar.
TÜM YIL BOYUNCA SAMAN NEZLESİ NASIL DEĞİŞİR?
Allerjenler hayvan artıkları (kediler, köpekler, atlar, yün) kozmetik malzemeler, mantarlar, yiyecekler ve ev tozlarıda dahil olmak üzere bütün yıl boyunca bulunurlar. Ev tozu, mobilyalardan dökülen selülozdan, mantardan, ev hayvanlarında dökülen artıklardan ve böcek parçalarından oluşan karmaşık bir yapıdır. Allerji kışın sıcak hava sistemlerinin açılmasıyla ev tozunun etkisi altında artmaktadır.
ALLERJİ ZARARLI OLABİLİRMİ?
Allerjik kişilerin soğuk algınlığına, sinüs enfeksiyonu ve kulak enfeksiyonlarına olan hassasiyetleri artmıştır. Bu hastalık onları allerjisi olmayan insanlardan daha fazla rahatsız edebilir. Hatta bazen daha ağır olarak bu kişilerde astım gelişebilir.
SİZ NE YAPABİLİRSİNİZ?
İdeal olarak allerjinizin oluştuğu yerden uzakta yaşamayı seçebilirsiniz. Örneğin sadece deniz havası teneffüs edebileceğiniz bir yerde veya hiçbir şeyin yaşamayacağı kadar kuru bir iklimde yaşamanıza devam edebilirsiniz. Ne yazık ki bu ideal uygulama nadiren yapılabilir. Ancak aşağıda sıralanan kendi kendinize yardım önerileri denemeye değerdir.
1. Çimleri keserken veya ev temizliği yaparken polen maskesi takın. (birçok eczaneden temin edilebilir)
2. Isıtma ve havalandırma sistemlerindeki filtreleri aylık olarak değiştirin yada bir hava temizleme aygıtı kullanmaya başlayın.
3. Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde kapıları ve pencereleri kapalı tutun.
4. Evde bulunan bitki ve hayvanlardan uzak durun.
5. Kuş tüyü yastıkları, yün battaniye ve yün örtüleri pamuk veya sentetik maddeden yapılmış olanlarla değiştirin.
6. Gerekli olduğunda yeterince antihistaminik ve dekonjestan kullanın.
7. Yatağınızın baş tarafı yukarı kaldırılmış bir şekilde uyuyun. Bunun için yatağınızın baş tarafındaki ayakların altına birer tuğla koyabilirsiniz.
8. Genel sağlık kurallarına uyun.
Hergün egzerzis yapın.
Sigarayı bırakın ve diğer hava kirliliğine neden olan şeylerden uzak durun.
Dengeli beslenin karbonhitratları aza indirin.
Dietinizi vitaminler ve özelliklede C vitaminiyle destekleyin.
10. Doktorunuzun tavsiyelerine uyun
Kış aylarında iyi bir nemlendirici kullanın. Çünkü kuru ev içi havası birçok allerjik kişinin kötüleşmesine neden olmaktadır. Ancak nemlendiricide mantar üreme şansına da dikkat edin.
DOKTORUNUZ SİZİN İÇİN NE YAPABİLİR?
Kulak Burun Boğaz uzmanınız tam bir kulak, burun, boğaz, baş ve boyun muayenesi yapacaktır. Dikkatli bir değerlendirme sonucunda doktorunuz şikayetlerinize herhangi bir enfeksiyonun yada yapısal bir bozukluğun yol açıp açmadığına ve bunlara yönelik uygun tedaviye karar verecektir.
Allerji tedavisinde bir çok ilaçtan yararlanılmaktadır ve dokturunuz bunlar arasından size en uygun olanını seçecektir. Bunlar arasında antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve kortizonlu ilaçlar vardır. Şüphelenilen bir allerjinin medikal tedavisi aynı zamanda çevre kontrolü danışmalığınıda kapsamaktadır. Sonuç olarak detaylı bir hikaye ve iyi bir muayeneden sonra doktorunuz hangi maddeye karşı allerjiniz olduğunu tespit etmek için testler önerebilir.
Solunum havasındaki allerjenlerin tek tedavisi spesifik olarak o allerjene karşı antikor oluşturacak enjeksiyonlar yapmaktır. Bundan önce hassasiyetinizin gerçek nedeni bulunmalıdır. Allerji araştırmaları ya kan tahlili yada deri testi şeklindedir. Modern testler sadece hangi maddeye karşı allerjiniz olduğu değil bu allerjinin düzeyi de ortaya çıkmaktadır. Bu, eğer enjeksiyon gerekiyorsa başlanabilecek en yüksek dozla başlayarak tedaviye cevabı en kısa zamanda almamızı sağlar.
Kaynak:http://www.ctf.istanbul.edu.tr/kbb/hasta/saman%20nezlesi.htm

FRAGMAN ARASI REKLAM

Hani eskiden bir şikayet cümlem vardı oda şey oldu o üç kelime hani babası belli olmayana denirden :P Neyse, şeydi neydi heh! "Reklam arası dizi izliyoruz" du şimdi "Dizi fragmanı arasında reklam izliyoruz"Ne olucak ki acep budurum.7 dakikalık var mısın acep yok musun ? yarışmasının reklamlarına hasret kalıyoruz :P ...Yok abartmıyım iyi oldu reklamlara, bindirdiler fragmanları tepelerine ohhhhhh içimizin yağları eridi...Şu maçlar başlayınca ne olucak onu merak ediyorum...Hani sponsor reklamları çok oluyorya gerçi Türkiyede olsa iki ofsayt bir Pars Narkoterör yok olmadı devre arası Kurtlar vadisi, Sıla mı yoksa Asi mi 444 bilmem kaça oy yolla... Komik ülkeyiz vesselam :D Fragmanlardan dizi tahminleri sayesinde örtüşen dizileri izlemeyip birde gördüğümüz fragmana anlam yükleyip yeniden yazdığımız seneryo ile dizinin gerçek hali örtüşmeyince senaristin başına bir ters bir yüz haroşo örmez miyiz biz beeee Deryalı günlerimiz sağolsun...

16 Mayıs 2008

GÜNE DAİR

Bu benim en sevdiğim mumluğum...Evimin uğuru gözümün nuru :D Bu günün fotoğrafı bu olsun düşündürmek adına evdeki vazgeçilmezlerinizi ...Haydi kolay gele

GEL DOSTUM

GEL DOSTUM
Rıhtımı biz dövelim bu gece dalgalar değil
Her çarpışta bir anıyı yapıştıralım kıyılara
Hafiflesin ruhumuz kadehlerde buluşalım
Aşkın gözüne sokalım, mezelerin içine katalım
Bir ben sana bahsedeyim sevdalarımdan
Bir de sen bahset eski aşklarından
Gel dostum
Bu gece biz uçalım göklerde martılar değil
Her kanat çırpışta mutluluktan uçalım
En güzel kahkahalarımızla
Rıhtıma ulaşmaya yarışalım
Gel dostum
Senle maziye bir bakalım
Ben sana usta diyip takılayım
Sende eskisi gibi çamura yat, ağlıyalım
Gel dostum
Bu gece dalga olalım,martı olalım
Kah gülelim kah ağlıyalım
Ama hiç ayrılmayalım
.....
Agnus...

YASUUU ( ŞEREFE )


Dünü saklı kentin dalgalarına karıştır beni
Hiç umursatmadan ne yaşandığını ve anımsatmadan
Yuvarlat rakıları sıcak bedenime soğuk soğuk
Her şerefede sen gül kömür kömür bana
Ben sana yosun gibi dolanayım
Küçük kadehlerin büyük neşeleri dolsun ruhumuza
YASUUUUUUUU( şerefe )
Yasu sevgilim
Sirtakinin belini kıralım
Kollarımız, ellerimiz, bedenimiz ayrılmasın
Anasonla çözelim ruhumuzun közünü
Ben sana yıkılayım sen bana
Ufukta güneş batarken dalgaların sonunda
Hiç umursatmadan ne yaşandığını ve anımsatmadan
Dışında insan insan
Ama rakıda balık olalım hiç umursamadan
Yasuuuuuuuuuuuu
Yasu sevgilim
Bu gece ne sen ne de ben olalım
Ben kömürlerde yanayım
Sen rakıdan havuzlar kur kalbimize
Hem yüzelim hem içelim
Gülelim ve neye güldüğümüzü dahi
Unutana kadar içelim
Bu gece sabah olmasın
Dalgalara,dansa,kömür gözlerine
yasuuuuuuuu
Yasu sevgilimmm
....
Agnus

HAFTANIN ŞARKISI

Leona Lewis-Better In Time




It's been the longest winter without you
I didn't know where to turn to
See somehow i can't forget you
After all that we've been through
GoingComing
Thought i heard a knock
Thinking that
Now i have realisedthat i really didn't know
If you didn't notice
You mean everythingTo love again
I'm be ok
(Chorus)
Thought i couldn't live without you
It's going to hurt when it heals too
Oh yeah
Even though i really love you
I'm gonna smile because i deserve too
Oh
(Verse)
I could of turned on the TV
Without something that would remind me
Was it all that easy?
To just put us out your feeling
If i'm dreamin
Don't want to let it
But that's the past
And i know that, time will heal itIf you didn't notice
Well you mean everything
Oooh turn up againI'm be ok
(Chorus)
Thought i couldn't live without you
It's gonna hurt when it heals too
Oh yeah
Even though i really love you
I'm gonna smile because i deserve too oh
(Bridge)
Since there's no more you and me
This time i let you go so i can be free
And Live my life how it should be
No matter how hard it is
I will be fine without you
Yes i Will
(Chorus)
Thought i couldn't live without you
It's gonna hurt when it heals too
Oh
Even though i really loved you
I'm gonna smile cos i deserve too yes i do


15 Mayıs 2008

KİM OLDUĞUNU BİLMEDİĞİM BİRİNE - CEZMİ ERSÖZ

kim olduğunu bilmediğim birine...
-Yasemin’e-

Karşılıksız aşkının zehrini taşıyordu bana
Kokusu sinmişti inatçı ruhuma, kitaplarıma, ellerime...
Öyle çok öpüşürdük ki,
Ağzının tadıyla yerdim yemeklerimi...
Öylesine inanıyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdiğine,
Bir gün ansızın korkunç bir özlem duymaya başlamıştım
Kim olduğunu bilmediğim birine...
Şimdi ağzımda karşılıksız aşkın o aç tadı...
Karşımda o...
Yine hüzünlü, yine yenik...
Ama eşitiz artık,
Damarlarımızda karşılıkız aşkın o zehirli kanı...

cezmi ersöz

DENİZ MİNARELERİ


Şimdi uyuyorsundur sen zaten hep öyle yapmadın mı ? Hani en neşeli halimle sana gelip neşeyle akmaya hazırken ben seni dinliyorum dediğin ve hep başka tarafa baktığın zamanların acısı hala içimde biliyormusun ...İçinde taşmaya hazır olan neşeleri bastırmak ne zordur bilirmisin?...Ve biriyle yaşarkenki yalnızlık hissi ...Bu deniz kabuklarını buldum geçen gün hani sana teknede ne olur dalalım diye saatlerce dil döküp daldıktan sonra taşıyamadığın fileyi derinlere gönderirken ki boşver alt tarafı deniz kabuğu hallerini anımsadım...Çok mu önemsizdi herşey yoksa birşeylere anlam katmaya çalışan hep ben miydim???
Kocaman bir hayal balonunda yaşıyordum ben, bir gün o file içindeki deniz minarelerinin derinlere ağır ağır gittiğini izler gibi kendimin senden gidişinide izledim...Ağır ağır uzaklaşıyorken yüz hatlarını neden beynime kazımaya çalışıyordum neden beni tutmayan ellerini düşünmüyor onları kazımıyordum beynime???...
Hayat, insanlar, herşey ama herşey bir gün sende önem kazanmaya başladığında dilerim sen onlar için önemsiz kalmazsın...Belkide anlaman için kalmalısın ...Bilmem hem bu ne benim sorunum ne de nebileyim işte ben deniz minarelerini bulmuştum konumuz oydu güzel bir kompozisyon yaratmam lazım ışık güzel :D

HERŞEY GİBİ


Sabah fotoğrafı bu ...Canlılığı yitirmeden yaşamak lazım... O gezemesede eğlenemesede her sabah canlılığını korumak adına bunu yapıyor ... Ağlamıyor yaşamak adına hayata izler bırakıyor hayat tarafından anımsanmak adına ....

NİHAYET


Nihayet bir bebek bezi firması reklamlarında çocukları oynatmamaya başladı...Uzun zamandır küçük çocukların reklam sektöründe özellikle de bebek bezi tanıtımlarında tuhaf kompozisonlara sokulup oynatılmasına karşıydım...Biliyorum benim gibi düşünen de çok insan var. Ve nihayet ki nihayet bu durum karşısında gördümki birileri duyarlı davranmaya başlamış darısı diğer reklam adına ne yaptığını bilmezlere ...
Not1: Gelinim bilmem kime, birde komşum Neclaya alerjim var diye başlayan reklam klima reklamıymış...Yok benim gibi başını görüp farklı bir ürün reklamı sananlara söylemek istedim...Nokta atışı bukadar mı sapar kardeşim ?????
Not2:Turkcell reklamındaki o baba ya üvey ya da çocuğun o yaşına gelene kadarki dönemde yurt dışında falan çalışıyordu...Yani fazlaca iyimser senaryolarım bunlar yoksa çocuk burnunun dibinde o yaşa gelmiş bir baba olacak da hala telefondan sesin gidiyo ayıcıklar evet ayıcıklar diyecek de naylon terliği alnının ortasına yemiyecek...Ne bu şimdi çocuğunun altının bağlanmasından bihaber babayı şirin diye mi yutturuyosunuz ...Komple o bölüm çıksa sıkışmış trafikte birde bağlantısı gitmiş gsm hattı olanlar olsa da Erol Evgin öyle yolda castara yapsa olmuyor muydu???... Aloooo Turkcell reklam sorumlusu alooooo hattında sorun mu var alooooo....

DAMLA


Bir söz duymuştum Bir damla ancak kendini tamamlayınca damlar diye... Damlalara bakınca nedense hüzün kaplıyor içimi bir gözyaşı ordan bir yağmur damlası burdan derken hep hüzünlere yolculuk hikayelerinin gark ettiği bir bünye haline geliyorum...Demek ki bir şeyler okadar tamamlanıyorki içimizde ağlıyoruz...Canımız yanıyor ağlıyoruz, çok mutluysak ağlıyoruz, kimi zaman sevişirken kimi zaman ayrılıklarda gözyaşları hep tamamlandığımızda süzülüyor demekki o görmeyip çoğu zaman baktığımız gözlerimizden...

Ben bu fotoğrafın doğal olması ve o damlayı yakalamak için lavabonun başında nekadar beklediğimi bilmiyorum ama o anlardan anımsadığım damlayı düşünmeyip ve doğal olarak göremeyip musluğa doğru bakarken başka şeyler düşündüğüm...Ve ne olmuş amacımdan sapmışım ve damlaya yoğunlaşmam gerekirken musluğa odaklanmışım ve buda kanıtı...

Bazen cidden zaman ayırıp vakit harcıyoruz ama kendimizi veremediğimizden sonucu iyi olmadığında da ama ben gerekli olan herşeyi yaptım diyoruz ...Eeee yapmamışız işte bu fotoğraf gibi önümüze kanıtlar koyamadığımızdan ve giden zamanı geri getiremediğimizden ne yaptığımızı bilelim derim ben...Yoksa böyle oluyor işte zaman + emek = HİÇ ...Neyse mesaj gideceği yere gittiyse ben lavaboya gidiyorum damlaya odaklanmaya ....Öptüm falan...

14 Mayıs 2008

SEPTİSİST NEDEMEK ÖĞRENELİM BAKALIM


Son zamanlarda bu kelimeyi çok kullanır oldum.Ben kullanıp arkadaşlarımında "hönk" der gibi bakışlarından açıklama gereği hissettim ...Optimist, pesimist ve işte huzurlarınızda sıcak sıcak septisist :P
Septisizm, şüphecilik veya kuşkuculuk olarak da adlandırılan felsefi görüş.
Septisizm; her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir şüphe içinde kalınacağını, mutlak`a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Septisizm felsefe tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Septisizm (şüphecilik) dogmatizmin (inakçılık) karşıtıdır.

Tarihsel Süreçte Septisizm :
Felsefenin babası sayılan Thales’ten beri ortaya atılan felsefi açıklamalarının çokluğu ve çeşitliliği doğal olarak eleştiriyi ve şüpheyi gerektirmiştir. Antik çağ Yunan bilgiciliğinin kurucusu Protagoras tarihte ilk şüphelenen, şüpheci (septisist) düşünürdür. Protagoras “Her şeyin ölçüsü insandır. Her şey bana nasıl görünürse benim için öyledir. Üşüyen için rüzgar soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. Her şey için birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir” diyerek tümel (külli) bir hakikatin var olmadığını, her insanın kendine ait kanaat ve düşünceleri olabileceğini belirtmiştir. Buna göre Protagoras’ın şüpheciliği göreli şüphecilik olarak tanımlanır. Bilgi sorununu sistematik olarak inceleyen ilk şüpheci filozof ise Pyrrhon'dur. Pyrrhon ile birlikte şüphecilik görüşü okullaşmıştır.
Bir başka şüpheci filozof da Descartes'tır. Descartes'ın şüpheciliğine yöntemli şüphe adı verilir. Zira Descartes'ın şüpheciliği kesin bilgiyi buluna kadar tüm bilgileri gözden geçirme anlamındadır. Ona göre kesin bilgi mevcuttur, şüphecilik ise bir yöntem mahiyetindedir.
Pyrrhon'un şüpheciliğinin kökeni belki de Platon ve Aristoteles okulları arasındaki karşıtlığı sezmesi ve bu karşıtlığın daha sonra Stoa ve Epiküros okullarında derinleşmesini gözlemlemiş olmasıdır. Bu tür gözlemleri Pyrrhon’un felsefi öğretilere karşı olan güveninin sarsılması ve bunun sonucu olarak da şüphe etmesinin temelini oluşturmuştur.
Pyrrhon’un şüpheciliğine göre mutluluğa giden yol şöyledir:
Nesnelerin gerçek yasası kavranamaz.
Öyleyse nesnelere karşı tutumumuz yargıdan kaçınma olmalıdır.
Ancak bu tutumla ruhsal dinginliğe ulaşıbilir.

13 Mayıs 2008

BİLEMEYENLERE ŞİİR

BİLEBİLDİN Mİ?
Sen geçmiş zamanların avcısı
Kudretinle şahlanmış ruhunu
Terbiye edebildin mi ???
Birileri bileğinden sapladığı hançeri
Koltuk altına kadar yavaş yavaş çekerken
Canının yanmasıyla akan kanlarını izledin mi???
Ve sen heybetinden eyemediğin başını eğipte
Neleri ezdiğini ne canları yok ettiğini
görebildin mi???
Dermansız kaygısız ve korkusuz olmak
en kolayı
Sen o beyinle yaşadın da
Hissedemeyen bir kalple
Ölenleri görebildin mi ???
Giderken kimlerin karnında bir sen daha bıraktın
Ve sen başka şehirlerde yaşarken
kimler filizlendi de sen
Tanımadın
Ve bir gün o başını ezen senden üreyen mi ???
Bunu bile bilemedin
Sen sadece sendin
ASLA HÜKMEDEMEDİN
Ama hep öyle bildin
.....
Agnus

TERS OLAN BEN DEĞİLİM


Benim ters olduğuma dair damgam doğduğumda yapıştırıldı alnıma...Sezeryanla doğunca insana ters geldiği söyleniyor...Ama ben düzdüm ters değil...Normal doğanlar başaşağı geliyor ters olan onlar ben değilim...
Başka birşekilde olmak tuhaf aslında...Tüp bebek arkadaşımda oldu benim ama kimse ona labaratuvar ortamında doğdu diye birşey söylemedi...Yanlış anlaşılmasın bu bir ezikleme değil ben sadece ters olmadığımı anlatmak istedim...
Elime ilk aldığım dergi kitap ne varsa hep en sondan başlarım bakmaya, hep yemeğin en olmadık yerinden yerim, ve hep ters yollara saparım ve burnumun dikine gitmeyide severim ama bu benim ters olduğumu göstermez tıpkı doğumum gibi...Çoğunluğun kabul ettiğini düz diye kabul edememe var bende ...Durumum bu...Aslında bilmiyorum dozunda aykırıyım artık...Dozajsızlıklarımı çok zaman önce yaşadım bitirdim...Ama hep merak ettim burnumun dikine nekadar gidebilicem hatalarımdan canım nereye kadar yandığında ah diyeceğim...Benmim hiç pişmanlıklarım yok hep iyikilerim var.Hayatı bana getirdiklerini burnumun dikine gitmeyi seviyorum...
Canım istediğinde ağlamayı, telefonları açmamayı, tanımadığım halde canımı yakmak isteyenlere hadlerini bildirmeyi, gelmiyeceğini bilsemde kaybettiklerimi özlemeyi ve burnumun dikine gitmeyi seviyorum...

YAPMA ÇİÇEK AMA ....

Şimdi biliyorum yapma çiçeklerin içe verdiği sunilikle sıcak hissedemediğinizi...Ama ben her karede üslerindeki işçiliği gördükçe daha bir hayran kalıyorum bu işi yapanlara...Ozamanda objektifimle sıcaklık katmaya çalışıyorum...İşte bir kaç örnek








GENE TECAVÜZ

Sorgun'da Danimarkalı turiste tecavüz şoku
Bisikletiyle mola verdiği sırada tecavüz eden 2 kişi gözaltındaDanimarkalı turiste çeşme başında tecavüzDanimarka’dan bisikletiyle tek başına yola çıkarak Türkiye’ye gelen kadın turiste Yozgat Sorgun’da tecavüz ettikleri ileri sürülen 2 genç gözaltına alındıİtalyan barış gelini Pippa Bacca’nın Gebze’de tecavüz edilip öldürülmesinin ardından bu kez Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nde bir kadın turist tevacüze uğradı. Kimliği açıklanmayan Danimarkalı turist, önceki akşam Sorgun’a bağlı Karaveli Köyü yakınlarındaki çeşme başında mola verdiği sırada kendisine iki kişinin tecavüz edip, ardından da parasını alıp kaçtığını iddia ederek, jandarmaya şikayette bulundu. Eşkallerini verdiDanimarkalı kadının zanlıların eşkallerini de vermesinin ardından geniş çaplı araştırma başlatan jandarma ve polis ekipleri O.A. (17) ile F. Ş.’yi (22) önceki gece gözaltına aldı. Sorgun Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeleri alınan O.A. ve F.Ş., Devlet Hastanesi’ne götürülerek sağlık kontrolünden geçirildi. Bu arada zanlıların üzerinden çıkan para ise turist kadına teslim edildi. Tecavüze uğradığını iddia eden kadın turistin fotoğrafının ve görüntüsünün çekilmesini istemediği belirtilirken, ilçeden ayrılıp ayrılmadığıyla ilgili de açıklama yapılmadı.“Görüntülenmesin”Yozgat Valisi Amir Çiçek “Olay henüz adli tahkikat sürecindedir” diyerek bilgi vermekten kaçındı.
Vali Çiçek’in olayla ilgili gelişmeleri ve yeni bilgileri yoğun telefon trafiğiyle İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerine bildirdiği öğrenildi. Vali ayrıca güvenlik güçlerini uyararak, kadın turistin görüntüsünün çekilmesine kesinlikle engel olunmasını istedi.5 saat sonra yakalandIlarDanimarkalı kadın turiste tecavüz ettikleri öne sürülen O.A. (üstte) ve F. Ş. olaydan 5 saat sonra polis ve jandarma ekiplerinin işbirliğiyle yakalandı

FİLLERİM


Şimdi el tuzluklardan kompozisyon yaratmış da benim sevgili fillerimin neyi eksik :D .Ben seviyorum bibloları ve küçük peluş oyuncakları...Dekorasyon amaçlı hani doldurulmamış yerleri doldurmak bağbında çok iyi oluyor ...Metoyou ayıcıkları bu amaç için gayet uygun.
Neden herkesin evinde fil vardır?Hem de yedi tane oldumu uğur getirirmiş...Ben size bişey söyliyeceğim yok öyle birşey :D.Görende eski mısırda Tanrı nın tek olduğunu açıklayacağım sanır girişatı nebiçim yapmışsam . Ya benim fillerin tılsımı bozuk ya da benim uğur beklentim farklı :D ...
Biblolara isim vermektede üstüme yoktur...Her peluş oyuncağın bir ismi kendimce bir hikayesi vardır.Ondandır ki evden eşya atamıyorum ve o yüzden taşınmayı doğru buluyorum..İnsan ister istemez gözden çıkardığını elden de çıkarıyor.
Gelelim fillerime ...En sağdaki kibirli duran kibik,ortadaki hafif ürkmüş duran uysal ve soldaki de hani ortamı idare edelim haldeki de yemiş :D Arka taraftakid esultan gibi yayılmış :D Arkadaki arkadaşlarını ziyarete gelmiş üç arkadaşın verdiği pozu izlemektesiniz...Ilımlı geğik havamdayım mazur görün ...Öptümss...


SARMAŞDOLAŞALIM :D



Evet bende buldum facebooktan pek çok arkadaşımı ne olmuş ki :P Sıra arkadaşımı buldum en çok sevdiğim ve neden uzaklaştığımızı anlayamadığım :D ...Halama desem mesela hala facebooktan arkadaşlarına bakalım diye gerek yok ki zaten hepsiyle görüşüyorum der.

Peki bize ne oldu da uzaklaştık ki...İnsan düşünüyor eskinin şartları ile dostlukları, bağları kaybetmemek adına daha zor gibi neden tüm imkanların bize bahşedildiği bu iletişim çağında iletimşisiz biz...

Sarmaşdolaşalım arkadaşlar yahuu ...Çok zor dost bulmak çok zor anısız arkadaşlıklarda yelken açmak ...SARMAŞDOLAŞALIMMMMMMMMM

HOŞGELDİN YAZ

Yaşasın yaz geldi diye bu sabah elimde makina bir dans etmediğim kaldı...Çok mutluyum Allah bozmasın dememe kalmadı zaten bozuldu moralim karar verdim şu bahar uğurlama yaz karşılama modum geçene kadar haberleri izlemiyeceğim ben :( hemen üzülüyorum...Bu sabah çektiğim güzel gülleri yaz karşılama hediyesi olarak size sunuyorum kabul buyrunuz efendim :D

12 Mayıs 2008

APOKALİPTO -APOCALYPTO- MEL GİBSON


Yönetmen :Mel Gibson
Senaryo : Mel Gibson, Farhad Safinia
Oyuncular :Rudy Youngblood, Dalia Hernandez,
Jonathan Brewer, Morris Birdyellowhead, Carlos Emilio Baez
Filmin Türü : Aksiyon, Macera
Vizyon Tarihi : 23.03.2007
Filmi DVD de izleme imkanı bulduğum için netten elde ettiğim klasik özeti yazıp kendimce bir şeyler de eklemek istiyorum ...
ÖZET: Güçlü Maya Krallığı, gittikçe yayılan şehirler kurarak, gökyüzünü delen piramitler yaparak ve olağanüstü kültürel ve bilimsel başarılar elde eden etkileyici gelişmiş bir toplum inşa ederek Amerika’da 1000 yıldan fazla bir süre hüküm sürdü. Ondan sonra, tarihin ışıltısı içinde, bu dünya çöktü. Bütün bunlardan geriye kalan ormanlarla kaplı birkaç piramit ve umut veren bir gizem oldu. Şimdi, Maya uygarlığının sona ermesinden 500 sene sonra, yönetmen Mel Gibson, felaketin kıyısındaki bir dünyada kendisi için en fazla önem taşıyan şey olan ülkeyi kurtaracak olan bir adamın macerası üzerine kurulan belirli bir zamanı olmayan bir efsanede olduğu gibi her şeyi gözler önüne seren modern bir film macerası yaratmak için asla keşfedilmemiş bu ülkeyi derinlemesine araştırıyor: APOCALYPTO.
Filmde kullanılan yerli dilinden dolayı izlerken daha çok vücut dili ve mimikleri sindiriyor insan ...Sonuçta alt yazıyı takip ediyorsunuz ama oyunculardaki yüz halleri vücut dili insanı daha fazla filmin içine çekiyor gibi...Bir kere oyunculara yapılan makyaj sahneler için uygun görülen mekanlar çok güzel...İnanılmaz gerçekçi bir senaryo insanı gerçeklik ve olmamasını dilediği pek çok şey arasında gidip gelmesine sebep oluyor...Tarih yada Mayalar ile ilgili araştırma yapılıpta sunulan bir belgesel tadında bir film değil bunu belirtmeliyim...Takip ve kovalama sahnelerinde kendim kaçıyor olsam bir okadar hissederdim diye düşünüyorum bir ara nefes nefese kaldım gibi hissettim :D
Israrla izlemenizi tavsiye ediyorum...Umut siz istemedikçe içinizde yok olmayacak bir olgudur...
Fragman içinde malum site şu an kapalı olduğu için burdan faydalanbilirsiniz...







9 Mayıs 2008

68' Lİ OĞULDAN BABASINA...BABA,



Baba,
Sana her zaman için müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni...Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtu­luş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim.

Baba, biz Türkiye'nin ikinci Kurtuluş savaşçıla­rıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlana­cağız da... Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı'nda ol­duğu gibi... Ama bu topraklan yabancılara bırak­mayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onla­rı...

Düşün baba; Bugün hükümet işini, gücünü bı­rakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız.

28 Ocak 1971 Deniz Gezmiş

***
2. Mektup:

"Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin desem de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşıla­manı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ölürler, önemli olan çok ya­şamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben, erken gitmeyi nor­mal karşılıyorum. Oğlun bu yola bilerek girdi ve sonun da bu olduğunu biliyordu. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşi­me bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. O'nun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarım­dan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım."
6 Mayıs 1972 Deniz Gezmiş

* * *

Yukarıdaki iki mektubun yazarı 60'lı yılların sonunda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. Öğrenciliği sırasında eylemlerin içinde yeraldı. İkinci mektubu yazdıktan 5 dakika sonra iki arkadaşıyla birlikte asıldı. Yaşasa, O da, çeyrek asır sonra bugün, çocuğuna "Aman oğ­lum, vergini ver-devletini sev" diye mektup yazar mıydı, bilinmez. Ama yaşatmadılar. Asıldığında 25 yaşındaydı.

"Babasından ileri/doğacak çocuğundan geri" olduğuna inanıyordu


Kaynak:http://www.candundar.com.tr

8 Mayıs 2008

MİLLETVEKİLLERİNE SİGARA YASAĞı

19 Mayıs tarihinden itibaren kapalı alanlarda başlayacak sigara yasağı Meclis’i de kapsayacak. Meclis’in kapalı alanlarında sigara içen milletvekillerine TBMM idare amirleri ceza kesecek.
ANKARA - TBMM Başkanlığınca sigara içme yasağını genişleten kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik hazırlandı. Okul, dershane ve kursların açık alanları ile kamu kurum ve kuruluşlarının kapalı alanları, lokanta, kahvehane, kafeterya ve birahane gibi yerlerde sigara içimini yasaklayan kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de (TBMM) uygulanacak. Hazırlanan yönetmeliğe göre, Meclisin kapalı alanlarında sigara içen milletvekillerine, TBMM idare amirleri, memurlara ise görevlendirilecek yöneticiler tarafından ceza kesilecek. Kanun kapsamında yer alan cezaların tamamının uygulanacağı belirtilen yönetmelikte, cezaların tahsiline ilişkin düzenleme de yer alıyor.Hazırlanan yönetmelik, haftaya toplanması beklenen TBMM Başkanlık Divanı tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek...
AA

İÇİMDEN GELDİ ...İSTANBUL











Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı