19 Kasım 2008

ANNEM,TEYZEM ve NİŞANTAŞI

Çok uzun zamandır ikisiylede dışarıya çıkmamıştım...Dün o yağmurda hem köprüden geçtik hemde öğlen tatilinde Nişantaşında dolandık :D...Şimdi ne var bunda diyeceksiniz oysaki hikayemiz çok eski yıllara dayanıyor ...

Annem teyzemden onyedi yaş teyzemde benden onüçyaş büyük...Teyzemle ikimiz annemin kızları gibiyiz...Bizim bir köyümüz hiç olmadı o yüzdendirki bu Nişantaşı,Osmanbey dolanmaları hep geçmişe birer yolculuk gibidir...Hani biz şimdi eskiden diye sohbetlere ve yazılara başlayıp geçmişe ve o temiz zamanlara özlemimizi dile getiriyoruz ya siz gelinde bu iki kadının konuşmalarını dinleyin...Yolda giderken kaldırıma oturup ağlayasım geldi bir an "Allah kahretsin" diye....Bir muhit ve insanlar bukadar mı değişirdi...

Hep bu Osmanbey,Nişantaşı ziyaretlerimiz öncesi yanıma yolluk almam gerekiyor...Çünkü biz köyümüze gidiyoruz annemgillerin köyü :D...Bu durum Yenikapı ve Sultanahmete giderkende böyle oluyor...Çocukluğum lodosta annemlerin Yenikapıdaki evlerinin birinci katına kadar çıkan deniz dalgaları ve fırtına sonrasında lodosçuların sahil basmalarını dinlemekle geçti durdu...Eskiden kalan dükkan sahiplerini bulup resmen biz oturmaya gidiyoruz :D...Yada eskiden abonesi olduları alışveriş mağazalarının yerine açılanlara dalıp eskiden burda şu vardı bu vardı diye muhabbete başlıyorlar...

Nekadar da düzenli yaşıyorlarmış...Annem kuaförünün olduğu yeri bilmem kaçıncı defa gösterdiğinde "Anne" dedim "birtanemi kuaför vardı habire buraya geliyormuşsunuz...","Hayır" o en iyisi imiş...Ozamanlar o kuaförün üstünde saç yapan yokmuş...Nekadar önemli detaylar değil mi :D

Kırkyılda bir gelmiyoruzki bu Nişantaşına ama her geldiğimizde aynı ilk heyecan ve sanki bir köşe başından arkadaşları gelecekmiş gibi tuhaf anlamlar yüklü bakışları...

Ben boğazı annemlerde Nişantaşını görmeden duramıyorlar...Uzaklara gidince ilk önce boğazı özlerim...Demek ki çocukluk nerede geçiyorsa orası insanın aklında daha bir tatlı kalıyor...Ve nereye gidersek gidelim belki çocukluğumuzu özlüyoruzda adı bir mekan ya da semt adı oluyor...Bunu bilemiyorum daha doğrusu adını koyamadığım duygualrdan birisi işte...Annemin ve teyzemin ellerinden tutup yürüdüğüm sokaklar değişmişti evet ama tekrar onlarla orada olmak çok güzeldi...Değişen binalar ve değişmiş sokaklarda eski binaları seyredip annem kimbilir nerelere gitmişti bilemiyorum...Oysaki hastaydı bu havalardan sanırım tansiyonu yükselip duruyordu ...Ama o sokaklarda dolanan kadının değil tansiyon sorunu hiçbirşeyi yoktu...Hatta daha genç ve daha enerji doluydu...Annemin o hallerini beynime iyice kazıdım ...Çünkü bu anları unutmak istemiyorum...Yağmur yağıyordu ve şemsiyesini bile açmamıştı...Güzel bir gündü annem, ben, teyzem ve Nişantaşı...

4 yorum:

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

Sanırım yarınlarda aynı şeyleri bizde yapacağız bizde geçmiş günleri hatırlayacağız geçtiğimiz yolları ve o eski mekanlara geldikçe eski dostlukları dos yüzlerini arıyacağız...

My little Montenegro dedi ki...

@yalnızlık okulu,sanırım zamanın acımasızlığıda böylelikle karşımıza çıkmış olacak...Bazı şeyleri yarınlara taşımayı unutmayı istemiyorum...Zaten mekanalr değişiyor merhameti,sevmeyi,insanlığı unutmayı istemiyorum...

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Ne kadar zaman geçmiş olursa olsun üzerinden, eskiden yaşanmış mekanlara geri dönünce insan sanki yeniden o mekanlarda yaşamış genç haline ya da çocuk haline dönüşüveriyor birden. İşte bu yüzden sokaklarda yürüyen bizler aslında daha çok anılarımızın içinde yürürüz...

My little Montenegro dedi ki...

@aydanatlayankedi,evet buna bende kanaat getirdim...Annemin o halini unutamıyacağım sanırım :D

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı