Benim oğlum çoğu zaman pek çok kimse uyurken kalkıp, okul için hazırlık yapar ve kavga dövüş yuvarlanarak servise iner...Şimdilerde O nu izlerken benden gittikten sonra neler yaşadığını düşünüyorum ... Hemen anlatmıyor her erkekte olduğu gibi canı çok sıkıldığında ya da dayanamadığında dökülüyor...
Bu sabah sevgili Buzcevheri HEDEF TÜRKİYE - 1 başlıklı bir yazı yazmış onu okudum...Yorumda yazdım ama baktım yorum çok uzun oluyor dedim okadar yeri işgal etmiyim...
İletişimin alıp yürüdüğü dünyada geride kalmamak adına herşeyi bir nebzede olsa anlamak adına yabancı dil öğrenmenin karşısında değilim...Yenilik, ilim neredeyse gidip alacaktık ya maalesef hep ingilizce olduğu için bu saydıklarım, evet bu dilleri öğrenmenin karşısında değilim...Karşısında olduğum kendi dilimizin bu diller karşısında asimile olmaya başlaması...
Alınan ürünlerin içinde Türkçe açıklama koymayı bile düşünemeyen bu ülkede Türkçeye çevrilmemiş elektronik eşyayı kaçımızın annesi kullanabiliyor...
Kardeşim Ortadoğu Ünv. Makina müh. mezunu...Şu anda yaşadığı ülkede İngilizce meslek terimleri yetersiz bulunduğundan ( sınava falan girip tespit edilmiş birşey yok eğitim aldığı üniversitenin diplomasının uluslararası geçerliliği ile alakalı ) Mühendis değil tekniker statüsü ile işe girebildi...Yaşadığı ülkede kendi mesleğini yapan ender Türk ünv. mezunlardan diyebilirim...35 yaşında iki sene daha okumalısın deniliyor mühendislik kadrosunda olabilmesi için :D...Sorun ne peki...Sorun açık ilk sene hazırlık okuduğu dille mesleki eğitim verildiği için yetersiz bulunuyor...
Aynı durumda kuzenimiz Ürolog ve O da bir zaman sonra maalesef Türkiyede yaşadığı bazı sorunlar yüzünden ( görev yaptığı hastanede erken yaşta doçent olması sebebiyle kendisine alınan tavır gibi ) sürekli yurt dışına gidip geliyor...Mesela erkeklerdeki bir çeşit kısırlığın giderilmesi için uyguladıkları bir yöntemin patentini diğeyim almaları için ingilizce sunumlar yapmaları gerekti ...Şimdi bu dili bilmeseler kendilerini o şekilde ifade edemeseler nasıl olucak bu...O yüzden karşı değilim ama gün geçniyorki ne konuştuklarını nasıl iletişim kurduklarını anlıyamadığım gençlerle karşılaşıyorum...Fotoğraf çektiğim için bazen Kadıköyde olmadık sokaklara daldığımda karşıma çıkıyorlar, asimileye karşıyım...Bir ülkeye en büyük zararı kültür, gelenek ve göreneklerini sarsmakla başlar zarar vermek...
Öz kimliğinden uzaklaşan bir nesil var...Kalplerinde kalan çeyrek imanı yobazlıkla yok edenlerin bu gün oy için attıları taklalar neye yarıyacak ...Hiç birşeye...
Gelelim oğluma ...Türkiyede ki güzel eğitim veren bir okulda okuyor...Olayı milliyetçiliğe dökmek istemiyorum fakat gelip gidip oraya dayanıyor...İngilizce eğitim veren öğretmen hanım İngiliz...Kendini üstün ırk sanan bu hanım üç kere oğlumu ağlatmış...Sebep şu kendi sağlıyamadığı disiplin...Çocuklar çok zeki en küçük boşlukları bile dolduruyorlar fakat o üstün ırk ve lütfedip bu ülkede İngilizce öğretiyor edasında olduğu için istenen kalem,ve fosforlu kalemleri getirmeyen 10 yaşındaki oğlumu ciddi ciddi hırpalamış...Nefret ediyorum bu durumdan küçük bir erkek çocuğu neden bunu yaşadığını bile bilmeden ama kız gibi ağladı dedirtmemek için durumu bana anlatırken yanaklarından akan yaşları silerkenki yüzündeki ifadeyi O na takındırdığı için Öğretmen sıfatı yüzünden saygı duymamız öğretilen bu hanıma saygı maygı duymuyorum...
İşin komik tarafı bu hanım on yıldır Türkiyede yaşıyor güzel Türkçe konuşuyor fakat milliyetçiliği yüzünden tıpkı şu İngiliz Beşiktaşın teknik direktörü beş sene hiç bir yayında türkçe kelime konuşmamıştı ya tıpkı onun gibi ev iletişim defterinede İngilizce yazıyor...Ben de ısrarla türkçe cevap yazıyorum :D...Kültürümüzü bilmiyor on yaşında bir erkek çocuğunu ( başka öğrenciler de var bunu yaptığı ) rencide edebiliyor(ki bu çocuk sınıfta çok başarılı...)
Nefret ediyorum bu ikilemlerden...Evet bencede Türkçe...Ama kim bana bunun ilerde eğitim öğrenim açısından yetersiz kalmıyacağının garantisini verebilir...
Ben herzaman çok güçlüyümdür...Oğlum benim ikiyüz yaşımda öleceğimi ve terminatör olduğumu düşünür...Korktuğumu,ağladığımı, zayıflıklarımı hep dozunda gördü...Şimdi O nun canını yakan bu öğretmen karşısında nasıl davranacağımı biliyorum çok merak ediyor...Sünger gibi davranışlarımızı emiyor...Karşılaştığı zorluklarla bizim gibi mücadele ediyor...Tabi durum böyle olunca bende gidip o kadını lav silahımla yakamıyorum :P.Bu hanımı bu havaya sokan sistemden de nefret ediyorum...Okula gidip hanım hanım bu hanımla konuşup İngilizce bilmeme rağmen tercüman aracılığı ile konuşacağım :D.Doğa yıda görürüm belki O oğluma hayran oğlum Fenerbahçeye...
Not: Komik birşey söyliyeyimde gülün...Günlüğün gizli tutulan birşey olduğunu çakmaması için hani herşeyi bizimle paylaşması için bende koftiden bir günlük tutuyorum ve akşamları O na yaşadıklarımı okuyorum aahhahahah! O da aynısını yapıyor bazen bize anlatmadıklarını yazdığı için bizde öğreniyoruz....Mesela babasının arkadaşının kızı var Öykü kız çok üstüne düştü diye elimde olsa Fizana kaçarım yazmış...Fizan neresiyseymiş ahahahah!
2 yorum:
Yorum yazına çok teşekkür ederim. Kitabı okudun mu bilmiyorum ama adam da ingilizce öğrenmeye karşı değil. Hatta dil öğrenmenin önemini de anlatıyor. O dil öğrenimi adı altında "kültür soykırımı" yapılmasına, milletimizin parçalanmasına karşı sadece. Yazıda da bu husus belirgin zaten. Yorum yapanların düşündüklerinin alayını adam kitabında cevaplamış. Artık bunları da devam yazılarıyla açıklayalım ki kocaman bir boşluk kalmasın. Hatta aynı kitapta "gençlerimizin hangisi Fizan'ın neresi olduğunu biliyor artık" diye bir cümle dahi var. Hangi millet 40-50 yıl önce konuştuğu dili anlayamaz hale gelir ki? Yazıyı okuyanlardan dileğim, teferruatlı bir şekilde anlatamayacağım bu mühim mevzuyu kitaptan okuyup bilgilenmeleri.
Sevgiler, saygılar..
evet doğru okunası bir kitap olduğu belli...Öncelikle teşekkürler insan eksik ne yapıyorsa onun peşine düşüyor hemen Fizan neresi onu öğrettim oğluma :D gerçi fizan diye bir yeri bilmesi bile birşey :D ...Tekrar teşekkürler....
Yorum Gönder