12 Kasım 2008

HER DEM


Herzaman yalnızlıktan dem vurup sarıldığım şeylerde anladım ki iradesizliğimin esiriyim...Sigara zaman zaman alkol, kitap, internet, araba kullanmak ve belkide ağlamak...Ne çok şeyi kaçırıyorum tüm bunları yaparken bu iradesizliğimi yaşarken...
En son yüzüme ne zaman yağmur yağmıştı ve ben ne zaman kalabalıklarda kahkahalarla gülmüştüm ...Ne zaman kederler bahçesine dönüştü ilk adımı hüzün olan yüreğim...Öyle yalnızımki ve bu okadar çok içimi acıtıyorki insanlara yakın konuşmamaya çabalıyorum içimdeki acının ateşini yüzlerinde hissetmemeleri için...Oysaki nekadar çokda ihtiyacım vardı omuzlarında ağlamaya...Sanırım ağlamak için yapay omuz çıksa en çok bizim ülkemizde gider...Ne bileyim yediğimiz kazıklardan bahsederken kazık yiğe yiğe uzaklaşmışız insanlardan ve o kazık atanlar hangi ara doğdular da büyüdüler...Onlar da bizim gibi değillermiydi kazık yediler de mi atmaya başladılar peki ya biz kazık yiğen ama atamayanlar iç güveysimi geldik bu dünyaya...
Oksijeni emanet mi çekiyoruz içimize ve bünyeye kederi yüklüyoruz...Issız keder limanlarımı bizim yüreğimiz, rotasını hiç bir kaptanın bilmediği yalnız kederler rıhtımı...Her dem bizemi ve her keder ....
Bu bünyede keder her dem ise bu vatandaş gider...
Portakalmavisi...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı